Öne Çıkanlar KOSGEB BAŞKANI Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu Asaf Savaş Akat Global Sanayici Proje bazlı teşvikler KPMG şirket ortağı Emrah Akın

Müziğin alışverişe olumlu katkısı bilimsel bir gerçek

GİRAY DUDA

Alışveriş Merkezleri, büyük mağazalar ve yurt çapında yaygın şirketlerin şubelerinde çalınan müziklerin hazırlanması da kayda değer bir sektör haline geldi. Bu sektörün öncülerinden SMG’nin Yönetim Kurulu Başkanı Gül Gürer Alimgil’e müzik yayıncılığının ayrıntılarını sorduk.

- Sayın Alimgil, şirketiniz SMG’nin web sitesini inceleyince çok hoşuma gitti. Müzik dinliyorsunuz, müzik organize ediyorsunuz, reklamlar ve cıngıllar hazırlıyorsunuz. Çok çeşitli kuruluşlara farklı işyeri müziği hazırlamak nasıl bir mesai gerektiriyor. Burada sizin en başta gözettiğiniz şey telif hakları olmalı herhalde değil mi?

- Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 41. maddesi “Girişi ücretli veya ücretsiz umuma açık mahaller; eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanım ve/veya iletimine ilişkin 52’nci maddeye uygun sözleşme yaparak hak sahiplerinden veya üyesi oldukları meslek birliklerinden izin alır ve sözleşmelerde yazılı malî hak ödemelerini bu madde hükümlerine göre yaparlar” ifadesiyle tespitlerin bar, otel, alışveriş merkezi gibi kamuya açık alanlarda çalınması için fonogram sahibinden izin alınması gerekliliğini getiriyor. Türkiye’de telif haklarını toplamak üzere yetkilendirilmiş, MÜYAP, MESAM gibi sürekli yenileri kurulan birçok örgüt var. Bunlar sanatçıların haklarını tek kalemde toplamak üzere kurulmuş meslek birlikleri.  Eğer siz herhangi bir işletme olarak, bu AVM olabilir, otel vs. olabilir, kendi mağazanızda istediğiniz yerden bulduğunuz, ister bandrollü CD ister flash bellekteki müzik listesi olsun, halka açık mekanda müzik çalarsanız meslek birliklerine telif ödeyeceksiniz.

Dolayısıyla yasal bir çizgide yürümek istiyorsanız, nasıl vergimizi, sigortamızı ödüyorsak, aynı şekilde, dünyanın her tarafında uygulanan bir kanun var. Şarkıcılar,  sadece birkaç tane CD satarak ya da bir iki konser vererek değil, buradan sağlanan gelirlerle geçiniyorlar. Bu eserlerin radyoda, iş merkezlerinde veya halka açık başka bir yerde çalınması halinde bu kurallara uyacaksınız. Bu kurumlar bu telifleri alıyorlar. Aslında buralarda da bandrollü CD çalınması lazım. Öyle flash bellekte liste yapıp yayınlamak da mümkün değil.

DEĞİŞİK KRİTERLERİ VAR

Meslek birlikleri, metrekaresine, faaliyet alanına, şube sayısına, bulunduğu yere göre ödeme talep ediyorlar. Örneğin bir ayakkabı firmasının diyelim ki Türkiye çapında 125 tane şubesi var. Bunlar da örneğin İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana’da. Şubelerin toplam alanı da belli olunca ödenecek miktar ortaya çıkıyor. Tabii firmalar kendileri bunu yapamıyorlar, bize soruyorlar. Bize sorulunca biz de oturup hazırlıyoruz.

Bizim aslında yaptığımız iş müziği yayınlamak. Bunun için kendi yazılımımızı kullanıyoruz. Bu işi yapan başkaları da var ama henüz bizden başka kendi yazılımını oluşturan yok.

MÜZİĞİ ŞİRKET BİLGİSAYARINA YÜKLÜYORUZ

- Müziği internet üzerinden yayınlamıyorsunuz değil mi?

- Hayır, biz bilgisayarlarına yüklüyoruz. Kendi merkezimizden, müzik yayını yapacağımız firmanın hangi lokasyonu ise uzaktan erişerek yazılımımızı indiriyoruz. Bizim yazılım orada açılınca merkezimizle konuşabilir hale geliyor. Çok basit anlatımla sistemimiz böyle çalışıyor. Şarkılarımızı, aylık olarak, sıkıştırılmış durumda, mesai saatlerinin dışında gönderiyoruz. Eğer, örneğin bilgisayarlara bizimki gibi dış girişler uluslararası şirketler için sorun oluyorsa başka bir yöntem izliyoruz. SMG Müzik Box diye kendi geliştirdiğimiz bir kutumuz var. Bir çeşit bilgisayar. Bunu kendilerine gönderiyoruz. Nasıl çalışacağını da ayrıntılı biçimde tarif ediyoruz ve iki dakikada kuruluyor ve müzik yayını başlıyor.

Bize, internet, güncelleme zamanı kadar lazım. Yoksa, internet kesik de olsa, kutuya çok sayıda müzik koyarız. Sabah listesi hafif müzikle başlar, daha sonra bunu otomatik olarak değiştirir ve diğer türdeki müziklere geçer. Yani her zaman aynı sırayla çalmaz. Öğlen şarkıları daha hareketlilerden oluşur ve o da kendi içinde değişir.



ÖĞLE MÜZİKLERİ HAREKETLİDİR

Neden öğle müziği hareketlilerden oluşuyor. Çünkü insanların acelesi var. İşyerinden çıkmışlar, hem 1-1.5 saat içinde acilen çorabını, hediyesini alacak, hem de yemek yiyip işine yetişecek. Hem hareket hem de kalabalık var. Öğleyin müzik hareketlenmeli, sesi yükselmeli, temposu artmalı.

FAST FOOD MÜŞTERİSİ BİR AN ÖNCE GİTMELİ

- Lokantaların tarzına göre müzikler nasıl değişiyor?

Örneğin fine dining (gastronomik)  bir lokanta ile fast food lokantalarının müziklerinin de birbirinden farklı olması gerekiyor. Biz, mimarlık günlerimizde fast food lokantalarının dekorasyonunu yaparken bilinçli olarak sandalyeleri rahatsız yapardık. Çok rahat etmesin, çabucak yemeğini yiyip gitsin. Bir an önce gitmesi için müziği de üst tonda, hareketli yaparız.  

Halbuki bir fine diningde çok rahat koltuklar, çok sakinleştirici müzik ile orada ne kadar çok zaman geçirirse yeni bir şarap açma ihtimali, bir şey daha yeme ihtimali göz önünde bulunduruluyor.

Dolayısıyla kendi yazılımımızı kullanıyoruz. Eser listesini hazırlamak, anonsları seslendirmek ve koymak, cıngıl yapmak gibi yayını renklendirecek ve firmaların ihtiyaçlarını, kendilerini duyurmalarını ve kampanyalarını anlatacak yan hizmetleri de aynen müziği yerleştirir gibi yerleştiriyoruz.

ŞİRKETLERİN TERCİHİ DEĞİŞİK

- Müzik yayını yapanın telif sorununu nasıl çözüyorsunuz?

- Telif konusunda firmaların yasal rahatlığa kavuşmasını sağlamak bizim için çok önemli. Bunu nasıl yapıyoruz. Firmalar bize diyor ki, ben bütün meşhur şarkıların çalmasını istiyorum. Çünkü bizim işletmemizin konsepti gereği, Tarkan’ın da Kenan Doğulu’nun da Madonna’nın da orada duyulmasını gerektirir. Benim müşterilerim bunu ister. O zaman siz kurumunuza ilişkin bilgileri Ortak Lisanslama Birliği’ne bildirip telif sözleşmesini yaptıktan sonra bize geliyorsunuz. Biz de müzik ana depomuzdan onlara müzikleri sağlıyoruz. Yasallık bedellerini firmalar kendileri ödüyor. Meslek birliklerine olan ödemenin gecikmesi halinde bir sorumluluk almayacağımızı da sözleşmeye not düşüyoruz.

KENDİ İÇERİKLERİMİZİ OLUŞTURUP PİYASAYA VERDİK

Dünya çapında eser sahiplerinin haklarının ulusal ve uluslararası korunmasını, takip edilmesini edisyon şirketleri yapar.  Dünyanın çoğu edisyon firmasıyla, Türkiye’de müziklerini yayınlama konusunda sözleşmemiz var. Firma, telif bedelleri çok pahalı ama ben mekanımda hoş bir müzik yayınlanmasını istiyorum diyebilir. O zaman biz onlara telifleri Amerika’ya doğrudan ödenen listelerden veriyoruz. Buradaki sözleşmeler çok daha değişik maddeler içeriyor. Örneğin, meslek birliklerinin buradan telif talep etme hakkı yoktur, bu şarkıların yayın hakları Amerikan şirketleri tarafından SMG’ye verilmiştir, diyoruz.

Bu içerikler herkesin istediği içerikler haline gelmeye başladı. Burası bir kafe ise olmaz. Çünkü orada herkes oturup müzik dinliyor. Ama bir perakende markası ise ya da bir AVM ise bir hoş seda lazım gerçekten. Şöyle bir duyacak, o kadar. Buraya tanınmamış olsa da kaliteli eserler seçiyoruz. Daha önce duymadığınız için eşlik edemiyorsunuz. Çok daha ekonomik oluyor tabii.

Son olarak da biz kendi içeriklerimizi oluşturmaya başladık. İki üç seneden bu yana içerik oluşturuyoruz ve artık piyasaya çıkarıyoruz. Çoğu AVM’lerde bu yayınları yapıyoruz.



DJ’LERİMİZ ŞARKI ÜRETİYOR

- Müziği siz mi üretiyorsunuz?

- Evet, her şeyiyle bize ait. Ya dışa yaptırıyoruz ya da kendi bünyemizdeki DJ’ler yapıyor. Tüm hakları bizde. Burada kimsenin hak istemesi mümkün değil. Telif bizde kalıyor. SMG’nin müzik bankasını oluşturduk ve birkaç ay önce kamuya açtık. Bu da çok ses getirecek.

MAĞAZA PERSONELİNİN MOTİVASYONUNU ARTIRIYOR

- Telif ödenmeyecek müziklere daha mı çok talep var?

- Yerlerine göre değişiyor. Bu sene, ben bütçe kısıntısına gidiyorum, müzik yayını yapmak istemiyorum diye bir çok firma karşımıza çıktı. Ama müziğin kıymetinin bilincinde olan herkes müziği mutlaka istiyor. Çünkü müziğin alışverişe olumlu katkısı bilimsel olarak saptanmış durumda.

Müzik hazırlarken iki önemli noktayı göz önünde bulundurmanız gerekiyor. Hem satışların artmasına katkıda bulunacak. Hem de personelin motivasyonuna olumlu etkide bulunacak. Eğer müzik iyiyse, doğru tempodaysa ve tonu da uygunsa genelde insanlar ‘Aaaa müzik mi çalıyordu’ diyorlar. Ama kazara tonu çok yüksek olsun veya yanlış yerde yanlış müzik çalsın hemen fark ediliyor.

BİLİNÇALTI YANSIMALARLA SATIŞI ARTIRIYOR

Bir deney yapmışlar. Fransız ve Alman şaraplarının tadıldığı ve satıldığı bir etkinlikte, bir gün sadece Fransız şarkıları çalınmış, o gün çok büyük farkla Fransız şarapları satılmış. Ertesi gün sırf Almanca şarkılar çalınmış, büyük ölçüde Alman şarapları satılmış. Sonrasında müzikleri beğenip beğenmediklerini sorduklarında,  müziğin farkında olmadıklarını söylemişler.

Müziğin topluma verdiği etki, onun bilinçaltı yansımaları ve dolayısıyla alışverişi de artırması insanların orada daha çok vakit geçirmesi ve dolayısıyla daha çok şey satın alması bilimsel, kanıtlanmış gerçekler durumunda.

AVM’LERİN HEPSİ MÜZİK YAYINI YAPIYOR

- Müzik eserlerinin, şarkıların serbest hale gelmesi için kaç yıl geçmesi gerekiyor?

- 70 yıl. Ancak bu sürenin hesaplanmasında hassas bir durum var. Beethoven’ın herhangi bir senfonisini ele alalım. Siz bu senfoniyi işyerinizde çalıyorsunuz diyelim. Ama bu senfoni birisi tarafından, örneğin Borusan Filarmoni tarafından seslendirilmiş olsun. Bu durumda telif hakkı sahipleri var. Bir de bunun CD’si yayınlanmış ise burada da MÜYAP devreye giriyor. Eğer müziğin kaynağı da 70 yıl öncesine aitse, mesela 70 yıllık taş plaksa o zaman telif hakkı söz konusu olmayabilir.

Biz radyoculuk yapmıyoruz. Ancak, bizim, 800 şubesi olan bir markanın tüm şubelerinde aynı anda aynı müzik, aynı anons, aynı reklam ve cıngıl girebilme olanağımıza baktığınızda bir tür kapalı devre radyo yayını olarak kabul edilebilir. Tarif olarak tabii ki.

8 BİN 500 NOKTADA MÜZİK YAYINI YAPIYORUZ

- 800 şubeli markalar var mı?

- Evet. Gıda grubunun içinde yer alan ayrı markalara ait şubelerin toplamı yüzlerle ifade ediliyor.

- Onların hepsinde gün içinde aynı müzik mi yayınlanıyor?

- Evet. Biz Türkiye’nin 8 bin 500 noktasında müzik yayını yapıyoruz. 

- AVM’lerin hepsinin böyle bir müzik yayını yapmak isteyeceğini düşünüyorum. Öyle mi?

- Evet, hepsi yapıyor. Türkiye’de 400 civarında AVM var. Yayın yapılmayan birkaç tane varsa onların da henüz müzik sistemleri kurulmamıştır.

BANKADA MÜZİK YAYINI ÇOK HASSAS

- Bankaların da şube sayıları oldukça fazla. Bankalar merkez birimlerde ve şubelerde müzik yayınını tercih ediyor mu?

- Evet ama bankalarda ilginç bir durum var. Banka şubelerinde bir bölümde müşteriler durur, diğer bölümde ise banka çalışanları görev yapar. Eğer müzik sistemi şubenin her yerine yayılmışsa o zaman sorun yaratabilir. Personel ve müşterinin bölümlerine ortak müzik yayını yapmak uygun değil. Personel tarafına müzik vermemek gerekiyor, çünkü onların yaptığı iş çok hassas. Onların olduğu tarafta ya çok az duyulmalı veya hiç duyulmamalı müzik.

MÜŞTERİYİ GEVŞETECEK MÜZİK ÇALIYORUZ

- Bankalarda ‘Para, para, para’ şarkısını mı çalıyorsunuz?

- Tabii ki değil. Orada insanlara hoş vakit geçirtecek tarzda, geri plan müziği çalıyoruz. Müzik öne çıkmayacak. Sadece, belli etmeden bir müzik dalgası yayılacak. Sabırsızlığınızı artırmayacak, sizi gevşetecek müzik çalınacak.

Bizim 6 tane DJ’imiz var. Onların ürettiği müziğe ben yorum yapıyorum, örneğin ‘mutsuz müzik’ diyorum. Bana böyle bir müzik türü olmadığını söylüyorlar. Elbette var. Ben bazı müzikleri dinliyorum, sanki kabristandan çıkmış gibi bir duyguya kapılıyorum. İnsanı aşağıya çekiyor, enerjisini alıyor. Kimi zaman çalan müzik size mutluluk veriyor. Buna da ‘mutlu müzik’ diyorum.

MÜZİĞİ MERKEZ BELİRLİYOR

- Müzik seçimi bölgelere göre değişiyor mu?

- Bazı markalarımızın Türkiye çapında 450 şubesi var. Kurumsallıkta çok güçlüler. Türkiye’nin neresinde olursa olsun, ister en büyük kentin en iyi lokasyonunda, ister en küçük kentin bir nahiyesinde olsun benim konseptim fikstir diyor. Müziğimin tarzı budur. Müşterim o kapıdan girince ne bulacağını biliyor ve onu bulmalı. Bu marka her yerde aynı tarz müziği çalıyor.

Franchise veren şirketler açısından da durum şöyle. Örneğin çok meşhur bir şirket ve 500 şubesi var.  10 tanesi kendisinin, 490 tanesi franchise. Bunların işyeri dağılımları çok değişik. Bazı firmalar onlara şart koşuyor. Müziğini ben vereceğim, pazarlığını ben yapacağım, sizden müzik bedelini alırım. Çoğu böyle yapıyor. Örneğin Kastamonu’daki bir şube telifi ödenmemiş müzik çalarken baskına uğrasa, marka tümüyle zarara uğrar. Eğer kurumsal ve iyi bir marka ise her bölgede aynı müziğin çalınması talimatını veriyor.

    
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner116

banner115

banner114

banner111

banner110