GİRAY DUDA
Türk iş dünyasının köklü kuruluşlarından birisi olan TÜGİAD (Türkiye Genç İş İnsanları Derneği) aynı hızlı ve güçlü temposunu sürdürüyor. TÜGİAD Başkanı sanayici Nilüfer Çevikel’e sanayici ve ihracatçıların sorun ve taleplerini, TÜGİAD’ın önümüzdeki dönemdeki hedef ve projelerini sorduk.
- Sayın Nilüfer Çevikel siz bir sanayici ailenin bireyisiniz. Sizler ve yakınınızdaki sanayiciler pandemi dönemini nasıl geçirdi? Pandemi dönemi üretim faaliyetlerini, zorlukları, sorunları ve varsa avantajları bize anlatır mısınız?
- Pandemi süreci, hepimizin yabancı olduğu sorunlarla karşılaşmamızı sağladı. Yaşanan ekonomik darboğaz, tüm ülkelerin ticaret şekillerini değiştirmesi gerektiğini gözler önüne serdi. Dijitalleşme yolunda atılan adımlar o kadar hızlandı ki, bu hız ona ayak uyduramayanların başını döndürerek pastadan aldıkları payı küçültmüş oldu.
Tedarik zincirlerinde yaşanan kırılmalar alıcıları daha yakın pazarlardan alım yapmaya yönlendirirken özellikle Uzakdoğu siparişleri Türkiye’ye kaymış oldu. Şimdi yüksek üretim kalitemiz ve kaliteli ürünlerimizle bu alıcıları elimizde tutmak önem taşıyor. Aslında çok büyük bir krizi lehimize çevirmiş durumdayız. Bunu da pandemide ekonomik anlamda diğer ülkelerden olumlu ayrışarak ve ihracat rakamlarımızda yeni rekorlar kırarak kanıtlamış olduk. Tüm bunlardan çıkarılacak ders; dijitalleşmeye gereken önemin verilmesi gerektiği ve her türlü olumsuzluğa karşı alınacak aksiyonlar için önceden bir eylem planı oluşturmanın gerekli olduğu. Bizler dijital dönüşüme ayak uyduran değil onu kurgulayan nesiller yetiştirmek ve ülkemizin küresel arenada önemli aktörler arasında yer almasını sağlamak istiyoruz.
İHRACATÇILAR DAHA GÜÇLÜ DESTEK BEKLİYOR
- Tüm sektörlerden temsilcilerin yer aldığı TÜGİAD üyelerinin pandemi dönemine ilişkin olumlu veya olumsuz değerlendirmeleri nelerdi? Nelerden şikayet ettiler, sıkıntı çektiler veya fırsatlardan yararlandılar?
- İş dünyası pandemi koşullarında zorlu bir sınav verdi. Pandemiden başta turizm, yolcu ve yük taşımacılığı olmak üzere birçok sektör olumsuz etkilendi. İş dünyamız tüm dünyanın zorlu bir sınav verdiği pandemi sürecinde gerekli aksiyonları almaya çalışarak en az zararla bu dönemi atlatmaya çalıştı. Bu dönemde devletin sağladığı destekler de önemliydi. Üreten ve ürettiğini ihraç eden bir ülke olmak, Türkiye için bir tercih değil zorunluluk. Dolayısıyla ülke ekonomisine ivme sağlayacak bu atılımın sürmesi için sanayiciler ile birlikte ticaret alanı temsilcilerinin mümkün olan en yüksek düzeyde desteklenmesi önemli.
Üretim ve tedarik konusunda kolaylık sağlanması, istikrarlı döviz kuru için gereken adımların atılması ve enflasyonun tek haneyi inmesi gibi stratejik konulardaki beklentilerimiz sürüyor. Milli ekonomi vizyonuyla ithalat kalemleri arasında yer alan malların yerli üretimle karşılanmasının önünün açılması, ülke ekonomisi için atılacak en önemli adımlardan biri. Dileğimiz, ülkemizin sürdürülebilir kalkınması için zorlu pandemi koşullarında bile örnek başarı hikayeleri yazan ihracatçılar için hayata geçirilecek daha güçlü desteklerle istikrarlı büyümenin sağlanmasıdır.
TEDARİK SIKINTISI FİYATLARI DA YÜKSELTİYOR
- Dönemin en büyük sorunları tedarik konusunda ortaya çıktı sanıyorum. Şu anda dünya tedarik sıkıntısını aşabildi mi? Navlun fiyatları, konteyner sıkıntısı, deniz taşımacılığındaki sorunlar ne durumda?
- Pandemi döneminin tedarik zincirinde açtığı hasar tüm dünyada etkisini göstermeye devam ediyor. Özellikle çip ve hammadde ticaretinde küresel bir sorun yaşanıyor. Ancak uzun süredir Türkiye’deki üretim sistemini de etkileyen bu problem kurdaki hızla yükselişle beraber farklı bir boyut kazandı. Neredeyse her sektörde kendini gösteren tedarik problemi aynı zamanda fiyatların da yükselmesine neden oluyor.
İHRACATÇININ ÖNÜ AÇILMALI
- İmalatçı ve ihracatçılar açısından güzel bir dönem geçiyor. İhracatta hedeflerinizi durmadan büyütüyorsunuz. Aynı trendin süreceğini düşünüyor musunuz? 2022 yılının ilerisine doğru baktığınızda neler görüyorsunuz?
- Evet ihracat açısından tarihi rekorların kırıldığı bir dönemden geçiyoruz. Dövizde yaşanan yükselme, hammadde fiyatları, enerjiye gelen zamlar ile zor koşullar içinde olan ihracatçılarımız, Türkiye'yi dış ticaret fazlası veren bir ülke haline getirmek için ellerinden gelen gayreti gösteriyor. Bu aşamada daha fazla ihracat ve yeni rekorlar için ihracatçının desteklenmesi, önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. Bu arada E-ticaret önemli bir ihracat alanı haline geldi. Uluslararası ödeme sistemlerinin çalışabilir duruma gelmesiyle E-ticaret ile birlikte ihracat yeni rekorlara imza atacak.
Son 12 ayda 221 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek yıllık ihracat hedefi olan 211 milyar doları aştığımızı dikkate alırsak, beş sene gibi kısa bir sürede 300 milyar dolara ulaşabiliriz. İhracatın ithalatı karşılama oranının yüzde 90'a yaklaşması da bir başka sevindirici gelişme.
‘YERİNDE ÜRET, YERİNDE TÜKET’ MODELİ
- Elektrik ve doğalgazda yakın zamanda sanayicileri doğrudan etkileyen bir kriz yaşadık. Bu kriz sizi nasıl etkiledi? Bir daha yaşanmaması için neler yapmak gerekiyor? Elektrik ve doğalgazda arka arkaya gelen yüksek oranlı zamlar için neler söylemek istersiniz?
- Krizin kısa süreli olması, sanayiciler tarafından üretim yayılarak bir şekilde tolere edildi. Ancak, ileride yeniden olabileceği tehlikesi kapımızda. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşı da dikkate alırsak enerjide arz güvenliği sorunu önümüzdeki dönemlerde başımızı ağrıtacak gibi görünüyor. Öte yandan enerji maliyetlerinde de yüzde 100’ü aşan ciddi artışlar oldu. Bu aşamada yerli kaynak kullanımının önemi giderek artarken, sanayicinin de gözü bu alana çevrildi. Sürdürülebilir bir üretim için sanayicimiz enerji üretiminde yenilenebilir, yerli enerji üretimi konusunda elini taşın altına koymaya hazır. Şu anda organize sanayi bölgeleri enerjilerinin belirli bir bölümünü kendileri üretebiliyor. Ancak bunu sadece kendi arazileri üzerinde üretebiliyor ve kapasite de bu nedenle kısıtlı ve maliyetli. Organize sanayi bölgelerinin dışına çıkınca üretilen her elektrik, dağıtım ağına girdiği için fiyatı da otomatik olarak artıyor.
YERİNDE ÜRETİM VERİMLİ VE UCUZ
Biz OSB’ler dışında farklı bölgelerde elektrik üretilip kullanılabilmesini bir çözüm olarak sunduk. Kamunun da bu konuda planları olduğunu öğrendik ve bu sevindirici. Yerinde üret, yerinde tüket modeli Türkiye’nin enerji alanındaki altyapısı için çok kritik öneme sahip. Bu model hem ülke kaynakları için hem de sanayi için faydalı. Bir enerji santralinde ürettiğiniz enerjinin iletimi sırasında kayıplar oluyor. Yerinde üretince hem iletim kayıpları azalıyor hem de daha verimli ve ucuz. Biz sanayici olarak çok fazla tüketim yapıyoruz. Bu nedenle verilecek olan teşviklerle yenilenebilir enerji yatırımları artabilir. Ayrıca yenilenebilir enerjiye yapılacak yatırımlar artık dünya için olmazsa olmaz hale geldi. Sınırda yüzde 25 karbon vergisi ile karşılaşmak istemiyorsak küresel standartlara şimdiden uymalıyız.
Önümüzdeki dönemin elektrik kadar belki de daha fazla önem verilmesi gereken konusu su. Çünkü sanayici için çok ciddi bir su kaynağı da gerekiyor. Bazı üretici firmalarımızın su kesintileri nedeniyle üretime ara verdiği bile oldu. Kritik bir seviyedeyiz su açısından. Önümüzdeki günlerde daha çok konuşacağız. Susuz üretim ve susuz tarım gibi olguları da hayatımıza katmamız lazım.
YEŞİL ÜRETİME HAZIRLANIYORUZ
- Artık bir zorunluluk haline gelen sürdürülebilir üretim ve yeşil ihracat için sanayicilerin önleri açık mı? Teşvik, hibe gibi desteklerden yararlanma olanağı var mı?
- Avrupa Birliği’nin 1 milyar Euro bütçeli Avrupa Yeşil Mutabakat Projesi iş dünyası için hayati önem taşıyor. Karbonsuz ekonomiye geçiş hedefi kapsamında oluşturulan bu mutabakatta ülkemiz yerini mutlaka almalı. Bunun için yeşil ekonomi kapsamında alınacak tedbirler karşısında iş dünyamızın tüm süreçlerini gözden geçirmesi elzemdir. Biz TÜGİAD olarak bu alanda üyelerimizi bilgilendirip geleceğe hazırlarken devletimizin de geçiş sürecini çok iyi analiz ederek tamamlamasını bekliyoruz.
DİJİTALLEŞMEDE HIZLI YOL ALDIK
- Dijital dönüşüm heyecanı sanki biraz azalmış gibi. Aslında bu da kesin bir zorunluluk. Dijital dönüşüm faaliyetlerinin nasıl yürüdüğünü düşünüyorsunuz? Neler yapılıyor, sorunlar ve eksikler nelerdir?
- Sizin de belirttiğiniz gibi Dijital dönüşüme uyum sağlamak gönüllülüğe dayalı bir uygulama değil. Şirketler için rekabet edebilmek, hayatta kalabilmek, kısacası var olabilmek için bir zorunluluk. Türkiye olarak belki 5-10 yılda alacağımız yolu pandemi nedeniyle çok kısa bir sürede almak zorunda kaldık. Aslında büyük ölçekli firmalarımızın birçoğu dönüşüm sürecini başarı ile gerçekleştiriyorlar. Daha küçük ölçekli eşletmelerde biraz sıkıntı olabilir. Bunun için de devletin teşvik mekanizmalarının devreye girmesi bizim gibi sektörel STK’ların küçük işletmeleri yönlendirmesine ihtiyaç var. TÜGİAD olarak bu konuya ciddi çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
CHICAGO MERKEZİNİ AKTİF KULLANACAĞIZ
- Dijital dönüşümde TOBB ile işbirliği yaptınız. Bu iş birliğinin kapsadığı unsurları bize anlatır mısınız? Kamudan dijital dönüşüm için yeterli teşvik ve destek veriliyor mu?
- Sürdürülebilir kalkınma için Türkiye’nin teknolojiyi üreten ve satan ülke konumunda olması gerektiğine inanıyorum. TÜGİAD olarak dijital dönüşüm yolunda yazılım ve programcılıkta ülkemizin pazar payını büyütmek için teknoloji şirketleri ve Start-Up’ların en yakın destekçisiyiz. Türkiye’de e-ticaretin gelişmesi, KOBİ’lerin dijitalleşmesi ve dijital organize sanayi bölgelerinin gelişmesi, çok yakın zamanda çıkış noktalarımız olmak zorunda. Ülke olarak kurumsal hazırlıklarımızı bir an önce tamamlamalıyız. Zira e-ticarette nitelikli personel sorunu ile yüzleşmek zorunda kalacağız. TOBB tarafından ABD’nin Chicago kentinde açılan Türkiye Ticaret Merkezi’nin de dijital dönüşüm kapsamında önemi büyük. Hem ofis hem de depo işlevi olan bu merkez, iş dünyamız için küresel rekabet arenasında çok güçlü bir adım oldu. Biz de TÜGİAD olarak, bu merkezi daha aktif kullanarak ülkemizi gururla temsil etmek istiyoruz. Bunun yanı sıra ilgili bakanlıklarımız ve kuruluşlarımızla iş birlikleri için iletişim halindeyiz.
DİJİTAL DÖNÜŞÜM AKADEMİSİ KURDUK
- Önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi planladığınız, sizi heyecanlandıran projeleriniz nelerdir?
- Yenilenebilir enerjiye yapılacak yatırımlar artık dünya için olmazsa olmaz hale geldi. Sınırda yüzde 25 karbon vergisi ile karşılaşmak istemiyorsak küresel standartlara şimdiden uymalıyız. Biz daha en başından beri altını çize çize yeşil dönüşüm ve dijitalleşme sloganını bu nedenle kullandık. Seçildiğimiz günden bu yana bu iki olgunun üzerinde duracağımızı açıklamıştık. Çok ciddi çalışmalar yaptık. Domino Ventures adında bir girişim kurduk. Hollanda merkezli ve start-up’lara destek oluyoruz. Tamamen profesyonellerin yönetiminde olmak üzere 20 milyon euroluk bir fon kurduk.
Bunun yanı sıra insan kaynağına da yatırım yapma hedefiyle bir eğitim programı başlatarak Dijital Dönüşüm akademisi kurduk. Bu eğitim sürecinde her şubemizde bin öğrenciye eğitim veriyoruz. Bu eğitimi alanlar sadece basit manada e-ticaret alanında uzman olmayacak. Hem yapay zeka hem de metaverse gibi yeni teknolojilerin içinde bulunduğu bir eğitimden geçen Dijital pazarlama uzmanı ve dijital danışmanlar yetiştiriyoruz.