Cumhuriyetin 100’üncü yılını her yönüyle coşku içinde kutlamaya hazırlanırken Cumhuriyet tarihinin en ölümcül iki depremini arka arkaya yaşadık. Sabaha karşı 4.17’de milyonlarca kişiyi güzel uykularında yakalayan ilk depremin 7.7 büyüklüğünde olduğu açıklanınca dehşetle irkildik, sonsuz bir üzüntüye kapıldık. Gelen ilk haberler gezmeye, bakmaya doyamadığımız kentlerimizin tam bir yıkım yeri olduğunu anlatıyordu.
Gün içinde aynı bölge dev bir darbe daha yedi. 7.6 büyüklüğündeki ikinci deprem de sanki ilk depremde ‘yıkılmadım, ayaktayım’ diyebilen binalar için geldi… İkisi birleşince koca kentler yere serildi. Özellikle Hatay, Kahramanmaraş, Adıyaman kent merkezleri, birinci depremin merkez üssü Pazarcık, ikinci depremin merkez üssü Elbistan ilçeleriyle Malatya’nın Doğanşehir ve Yeşilyurt ilçeleri neredeyse haritadan silindi.
Gece sıcacık yataklarında yatan milyonlarca kişi, üstlerine yıkılan binaların dehşeti içinde kendilerini güzel evlerinin paramparça duvarları arasında buldular. Onbinlerce yurttaşımız öldü, yüzbinlercesi yaralandı, milyonlarca kişi evsiz, çaresiz kaldı.
Türkiye elbette ayağa kalktı. Bölgeye kurtarma ekipleri, her türlü malzeme ile dolu yardım konvoyları aktı. Başta devletimiz, iş dünyası, belediyeler ve gönüllüler büyük bir özveriyle depremzedelerin yardımına koştu
Biz de ÇOSB’deki katılımcılarımızın desteğiyle gıda, giyecek, ısınma malzemelerini hemen TIR’lara yükleyip yola çıkardık. Bugüne kadar onlarca TIR gönderdik ve göndermeye de devam ediyoruz. Konteyner konutlar için kolları sıvadık. 280 konteyneri peyderpey depremzedelere ulaştırmaya başladık. Bölgeye arama kurtarma ve hasar tespiti ekiplerimizi anında gönderdik.
Bölgedeki OSB’lerimizi aradık, sanayici dostlarımızla konuştuk. Büyük acılarını paylaştık. Fabrikalarımızın binalarındaki hasarın yüzde 20-25 civarında olduğunu, sağlam görünen binalarda fabrika içindeki makinelerin ciddi biçimde hasar gördüğünü öğrendik. Devletin bölgeyi ve bölge sanayicilerini ayağa kaldırmak için ivedi olarak süper bir teşvik ve restorasyon programı uygulamasının gerekli ve zorunlu olduğunu düşünüyorum. Yüzbinlerce kişi de bu korku kentlerinden bir an önce uzaklaşmak için yollara koyuldu. Bölge sanayi kuruluşlarında çalışanlarımız, kendilerini ve ailelerini kurtarma derdine düşmüştü. Bölgeyi terk eden işgücünün dönüşü de acilen sağlanmalıdır. Tabi çarkların dönmesi altyapının yeniden yapılmasına bağlı bir olgudur. Yüzbinlerce kişi de bu korku kentlerinden bir an önce uzaklaşmak için yollara koyuldu.
Yok olan kentleri, sanayi kuruluşlarını yeniden canlandırıp ortaya çıkarmak çok zor olsa da bundan başka çaremiz yok. OSB camiamızın, eşleştiğimiz OSB’lerin dayanışması ile bölgeye dönük yardım köprüsünü hep açık tutuyoruz.
El ele vererek küllerinden, yıkıntılardan yeni muhteşem kentler, tam donanımlı ticaret ve sanayi tesisleri kurmalıyız. Yıllarca sürecek, akılla ve bilimle inşa edilen, gurur duyacağımız yeniden yapılanmada biz üstümüze düşeni yapmaya hazırız. Türkiye’nin de hazır olduğunu biliyoruz…
Ülkemizin, elbette dünyada hiçbir ülkenin bu çapta bir facia ile karşılaşmamasını içten diliyorum. Ölen vatandaşlarımıza rahmet, yaralı vatandaşlarımıza hızlı iyilikler diliyorum. Acılarımız geçmişte kalsın…