Sevgili dostlar, Adalet Mülkün Temelidir.
 

Daha önceki yazılarımda değişik konulara ait bilgi paylaşımında bulunmuştum. Amacım güzel ülkemizin güzel insanlarına bir nebze de olsa faydalı olmaktır. Bu defa da genelde çıkan ihtilaflarda gördüğüm eksiklikler nedeniyle Ticari Defterler ve Zayi edilmesine ilişkin konularda aydınlanmaya katkıda bulunmak istedim. İleride ticaret –sanayi –iş dünyası ve ilgili hak sahiplerine gereken faydalı bilgileri iletmeyi ve görevimi tamamlamayı amaçlıyorum. Faydam olursa ne mutlu bana.

Tacir sıfatı verilen kişiler Gerçek Kişiler veya Tüzel Kişiler olabilirler. Türk Ticaret Kanunu’nun (bundan sonra kısaca TTK olarak ifade edilecektir) 12/1 maddesi uyarınca “bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kimseye tacir denir”. Tacirler gerçek kişi veya tüzel kişiler olabilir. Ticari işletmenin ticaret siciline tescil edilmesi ya da ilan edilmesi gerekli değildir. Ticari işletme sahipleri tacir olmakla birlikte esnaf işletmeleri veya hayır ve yardım amacıyla kurulan işletmeler, ticari işletmeler sayılmazlar ve bunları işleten kişiler de tacir olarak nitelendirilmezler.
 

Tacir, işlerinde, aynı sektörde faaliyet gösteren ileriyi gören ve tedbirli dikkat ve özeni göstermek mecburiyetindedir. İhtar ve ihbarları da Noter, taahhütlü mektup, telgraf ve güvenli elektronik imza kullanarak elektronik posta ile yapması gerekir. TTK 18 ve TTK 21 maddesi gereğince, ticari faaliyetleri çerçevesinde mal veya hizmet veren tacir, istek üzerine fatura düzenleyerek karşı tarafa vermek ve bedeli ödenmiş ise fatura bedelini faturada göstermek zorundadır.



HER TACİR TİCARİ DEFTER TUTMAK ZORUNDA


Asıl konumuzun birisi olan Ticari Defterlere gelince, Ticari Defterler TTK 64 ila 88 maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre her tacir Ticari Defterler tutmak zorundadır.

Ticari defterler bir işletmenin mali durumunu, borç ve alacak bağlantılarını ve dönem sonunda gerçekleşen iş ve işlemlerin görülmesini sağlar. Düzenli ve verimli iş yapmak isteyen bir tacirin zorunlu defterleri tutması gerekir. Türk Ticaret Kanunu 64 maddesine göre her tacir, ticari defterlerini tutmak ve defterlerinde ticari işlemleri ile ilgili ticari işletmesinin ekonomik ve mali durumunu, alacak borç ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen sonuçları, bu kanuna göre açıkça görülebilecek şekilde ortaya koymak zorundadır

Defter tutma mecburiyeti bütün tacirler için zorunludur. Hiçbir tacir bundan ayrı tutulamaz. Ticari defterlerin tutulması mecburiyeti veya defter tutma yükümlülüğü gerçekte muhasebe tutulması anlamındadır.

ZORUNLU VE İHTİYARİ DEFTERLER

Ticari defterler; zorunlu defterler ve ihtiyari defterler olarak 2 gruba ayrılır.


Zorunlu Defterler, Yevmiye Defteri, Defteri Kebir ve Envanter Defteri olup, bunlar dışında Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından çıkarılan tebliğlere göre belirlenmektedir.

İhtiyari defterler tacirlerin tutulması zorunlu defterlerine ilave olarak kendi arzuları ve ihtiyaçlarına göre tutulan defterlerdir. Örneğin Cari Hesap Defteri veya Alacak Defteri Gibi Defterler İhtiyari Defter niteliğini taşırlar.
 

Ayrıca Pay Defteri, Yönetim Kurulu Kararı Defteri ve Genel Kurul Toplantı Ve Müzakere Defteri gibi işletmenin muhasebesi ile ilgili olmayan defterler de TTK 64/4 maddesi gereği Ticari Defterlerdir.

Ticari defterlerin tutulması teknik bilgileri de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle de tacirler genel olarak Serbest Muhasebeci veya Mali Müşavirlerden destek alırlar.

Ticari defterler açılış ve kapanış tasdikine tabi olup açılış ve kapanışlarında noter tarafından onaylanırlar. Şirket kuruluşunda defterlerin açılışı ticaret sicil müdürlükleri tarafından da onaylanabilir. Ticari Defterler TTK 75/1 maddesi gereğince açık ve kolay anlaşılır şekilde, doğru, eksiksiz, Türkçe ve Türk parasıyla tutulmalıdır. Ticari işletme ile ilgili de işlemlerin deftere kaydı yapılırken, Genel kabul görmüş olan muhasebe standartlarına uyulması da şarttır.

DEFTERLERİ, BELGELERİ SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

TTK 82 maddesi gereğince Tacirler Ticari Defterlerini, Envanterlerini, Açılış Bilançolarını, Ara Bilançolarını, Finansal Tablolarını, Yıllık Faaliyet Raporlarını, Topluluk Finansal Tablolarını ve Yıllık Faaliyet Raporlarını ve bu belgelerin anlaşılmasını kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer belgeleri alınan Ticaret Mektuplarını yani bir ticari işe ilişkin tüm yazışmaları, gönderilen ticari mektupların suretlerini 64 maddeye göre yapılan kayıtların dayandığı belgeleri sınıflandırılmış olarak saklamakla yükümlüdürler.

Yani kısacası tacir ticari defterlerinin yanı sıra ticari işletmesi ile ilgili işler dolayısıyla elinde bulunan mektup, yazı, telgraf, cetvel, senet gibi belge ve kağıtlarla kendi ödemelerini de gösteren belgeleri yazdığı mektup yazı ve sözleşmeleri, kefalet ve teminat senetlerini, mahkeme kararlarını düzenli şekilde saklamalıdır. O kadar ki Türkiye muhasebe standartlarına da uygun olması şartıyla görüntü veya veri taşıyıcılar da saklanabilirler.

SAKLAMA SÜRESİ 10 YIL

Ticari defter ve belgelerin saklama süresi 10 yıldır. Bu süre ticari defterlere son kaydın yapıldığı, envanterin çıkarıldığı, ara bilançonun düzenlendiği, yıl sonu finansal tablolarının hazırlandığı ve konsolide Finansal tabloların hazırlandığı, ticari yazışmalarının yapıldığı ya da muhasebe belgelerinin oluştuğu takvim yılının bitişi ile başlar. Tacir ticareti terk etse bile defterleri saklama zorunluluğu devam eder. Bu zorunluluk işletmenin devri halinde devralana, gerçek şahıs tacirin ölümü halinde mirasçılarına geçer. Mirasın resmi tasfiyesi durumunda ya da tüzel kişi sona ermişse defter ve kağıtlar birinci fıkra gereğince 10 yıl süreyle Sulh Mahkemesi tarafından saklanır.

DEFTER VEYA BELGELER ZİYAA UĞRARSA

Ticari defter ve belgeleri saklamakla Mükellef olan tacirlerin Ticari defter ve belgeleri, Yangın, Su Baskını veya Yer Sarsıntısı gibi bir afet veya Hırsızlık sebebiyle kanuni saklama süresi içinde ziyaa uğrarsa, tacir ziya'ı öğrendiği tarihten itibaren 15 gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili ve görevli mahkemesinden kendisine bir belge yani Zayi Belgesi verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız bir davadır. Görevli ve yetkili mahkeme karar vermek için gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da isteyebilir.

Y.11.HD.04.04.2002 2001/10761 E.2002/3117 K. sayılı kararı bu yoldadır.

Her ne kadar 6762 sayılı TTK döneminde 68. maddede hırsızlık nedeniyle kayıp - zayi yer almamış ise de, Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 02.06.2003 Tarih 2003/ 154 Esas, 2003/ 5857 Karar Sayılı Kararında “Mahkemece hırsızlık fiilinin Türk Ticaret kanununun 68 maddesinde sayılan olaylardan olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmişse de, anılan gerekçe yerinde değildir. Zira TTK'nın 68/ 4 maddesindeki yangın, su baskını veya yer sarsıntısı örnekleri tahdidi bir düzenleme içerisinde yer almamış, gibi sözünden de anlaşıldığı üzere tacirin elinde olmayan benzer olaylar da madde kapsamında düşünülmüştür. Bu itibarla davacıya kusur izafe edilemeyecek olan hırsızlık fiillerinin de madde kapsamında olacağının kabulü gerekir. Buna göre Tacirin anılan maddeden yararlanabilmesi için, bir taraftan defterlerin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması, diğer taraftan da ziyaa uğramanın onun iradesi dışında meydana gelmiş olması gerektiği gibi somut olayın özelliğinin de dikkate alınması gerekmektedir “şeklinde ifade edildiği gibi yoruma bağlı hallerde hukukçularımızın ve uygulayıcıların daha esnek düşünmeleri gerektiği düşüncesindeyim. Ticari Defter Zayi Belgesi istemlerinde her mükellefi, taciri kötü niyetliymiş gibi varsaymak doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü asıl olan insanların iyiniyetli olmasıdır.

YASANIN DÜZELTİLMESİ GEREKİR

Bu durumda sayın mükelleflerin mensubu olduğu baskı gurupla ve dahi Mali Müşavirlerin mensubu oldukları odalar dahil baskı guruplarının kanun koyucuya keyfiyeti teferruatı ile açıklamak suretiyle, yasanın gerekirse gibi kelimesi de ilave edilerek düzeltilmesinin uygun olacağı kanısındayım. Tabi çok değerli mahkemelerimizin de sadece lafzına değil kanunun amacına uygun yorum yapmaları da sağlanarak bir daha tatmin edici sonuca varacakları kanısındayım. Ancak takdir yetkili ve görevli makamlarındır.
 

Yukarıdaki açıklamalarım doğrultusunda ilave etmek isterim ki, ayrıca ticari defterlerin mahkemelerce ticari uyuşmazlıklarda incelenmesi sırasında tacir lehine ya da aleyhine delil olarak kullanılması söz konusu olabilir.
 

Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin hükümler 6762 sayılı yasada mevcutken 6102 sayılı yasaya alınmamıştır. Ancak uygulamada ve realitede bu durum ticari defterlerin delil olarak kullanılmasını engellememektedir. Zaten bu konuda HMK 222 maddesinde düzenlemeler bulunmaktadır.

Ticari defterler HMK 222 maddesi gereğince yazılı delil olarak kabul edilir. Sahibi lehine delil olabilecekleri gibi aleyhine de delil olma özelliğine sahiptir.

Bir ticari defterin sahibine delil olması için;

- taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari bir uyuşmazlık olması,

- defterlerin kanuna uygun şekilde tutulmuş olması,

- defterdeki kayıtların birbirini doğrulaması ve tutarlı olması,

- karşı tarafın iddianın aksini ispat edememesi,

- karşı tarafın defterlerinin kayıtlarının bunlara aykırı olmaması, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi veya defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir ..

Sonuç olarak HMK 222 maddesi gereğince ticari defterlerin sahibi ya da ardılları lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun tutulmuş ticari defterindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi ya da defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.

ALEYHTE DELİL DE OLABİLİR

Bazı hallerde ticari defterler sahibi aleyhine delil de olabilir. Örneğin kendi defterlerinde aleyhine kayıtların bulunması halinde, tacirin defterleri aleyhine delil olabilir. Ticari defterlerin ibrazdan kaçınılması veya defter tutmadığını ileri sürerek defterlerin aleyhine delil olmasını engellemesi mümkün değildir. Ticari defterlerin ibraz edilmesi üzerine yapılan incelemede tacirin aleyhine olan bir kayda rastlanacak olursa defterler sahibi aleyhine delil olarak kabul edilir. Ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulması halinde örneğin bir hizmetin alındığı kayda geçmişse aleyhe delil olur. Ancak defterde alınan hizmetin bedelinin ödendiği tarzında bir kayıt varsa bu defa borcun da ödenmiş olduğu sonucuna varılır.

Değerli Hukukçu Prof. Dr. Mustafa Çeker’in Ticaret Hukuku isimli eserinden yararlandığım bilgilerimin faydalı olması dileğiyle herkese huzurlu, sağlıklı, borçsuz, bol kazançlı günler diliyor, sevgiler, saygılar sunuyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner114

banner113

banner112

banner111

banner110

banner109

banner108

banner107

banner106