GİRAY DUDA
Yapay zeka yaşamımıza çok hızlı girdi. Seyirci rekoru kıran bilim kurgu film ve öyküleri, kimi belgeseller, dünyanın dört bir yanından arka arkaya gelen ileri teknoloji haberleri, sosyal hayatımıza katılan robotların günden güne gelişen yeteneklerini izlerken bu gelişmelerin hızı başımızı döndürüyor. Yapay zekanın bugünkü ve yakın geleceğimizdeki durumunu öğrenmek için Yapay Zeka İnisiyatifi kurucularından Halil Aksu ile konuştuk.
- Sayın Aksu, sizinle asıl olarak yapay zeka üzerine konuşacağız. En başından başlayalım. Bize yapay zekayı tarif eder misiniz?
- Yapay zekaya kısaca öğrenen sistemler diyebiliriz. Normalde bir yazılım statik bir şekilde kurulur, kurulduğu biçimde çalışır. Sizin komutlarınızı, emirlerinizi yerine getirir. Aynı girdiyle aynı çıktıyı üretir ve böyle olması istenir. Bir fabrika üretim tezgahı, aynı hammaddeyle aynı ürünü aynı biçimde üretmeye devam eder. Bunun iyileşmesi için insan aklı kullanırız. Makinede, yazılımda, donanımda veya süreçte bir değişikliği ancak insan aklıyla, yalın yöntemle, toplam kalite yöntemiyle vs. yollarla iyileştiririz.
Yapay zeka böyle çalışmıyor. Yapay zeka bizim beynimiz gibi çalışıyor ve beynimizi taklit etmeye çalışıyor. İnsanların doğuşunda olduğu gibi içi boş, gördükçe, etrafı algıladıkça, bir şeyleri tecrübe ettikçe beynin içinde örüntüler oluşuyor. Biz beynimizi böyle geliştirmeye çalışıyoruz. Yapay zeka da aynı biçimde öğrenerek gelişiyor. Dolayısıyla o yazılım sürekli değişkenlik gösteriyor. Aynı girdiyle aynı çıktıyı üreten yazılım gibi çalışmıyor. Verdiğimiz örüntüleri alıp buna karşılık farklı tepkiler verebiliyor. Farklı tepki vermesi duygusallığından değil örüntülerin karmaşıklığından kaynaklanıyor. En güzel sonucu aldığımızda sabitliyoruz. Diyoruz ki artık bir kameradan gelen görüntüyü yakalıyor ve buradaki problemi algılıyor ve camın üzerindeki herhangi bir çiziği görünce, ki bunun için bizim onu eğitmemiz gerekiyor, o zaman yapay zeka olgunlaşmış hale geliyor.
YAPAY SİNİR AĞINDA EĞİTİYORUZ
Bir çırak ya da kalfayı veya işyerine aldığımız bir işçiyi eğitiriz. O da bunu öğrendikçe günden güne daha iyi yapmaya başlar. Camın cidarındaki bir çiziği, borunun üzerindeki herhangi bir korozyonu gördüğünde bunu algılayabilir hale geldiğinde o zaman yapay zeka olgunlaşmış ve sonuç verir hale gelmiştir. Tabii bizim onu bunun için eğitmemiz gerekiyor. Aslında içi boş bir beyin olarak kurgulanıyor, yapay sinir ağının üzerinde onu eğitiyoruz. Örneğin bir resmin içinde bir insan var mı, kedi var mı yok mu bunu ona anlatıyoruz ama kendi bildiği gibi algılıyor. Bir kedinin iki kulağı, iki gözü, bıyıkları, kuyruğu vardır gibi bir kodlama yapmıyoruz. Bir şey tarif etmiyoruz. Bu gördüğün kedidir, bu gördüğün kedi değildir diyoruz. Binlerce kedi fotoğrafı görünce, daha sonra gördüğü fotoğraf içinde kedi olup olmadığını algılayabilir hale geliyor. Bizim beynimiz de böyle çalışıyor. Kısacası, yapay zeka sistemi öğrenen sistemlerdir.
İNSANSIZ ARACA SÜRÜCÜLÜK ÖĞRETİYORUZ
- Sonuçta bir yazılım sistemi tabii ki…
- Bu yazılım bir otonom aracın içinde vücut buluyor. Ya da örneğin bir cep telefonu içinde vücut buluyor. Yazılım da bir donanım üzerinde çalışıyor tabii ki.
- Kullanım alanı da sınırsız değil mi? Örneğin insansız kullanılan araçlarda da yapay zeka nasıl çalışıyor?
- Bizim ülkemizde ne zaman ortaya çıkar bilinmez ama insansız aracın görebilmesini, yolda sağlıklı biçimde ilerleyebilmesini, sollama yapabilmesini, park edebilmesini, biz nasıl yapıyorsak orada bir beyin geliştiriyoruz. Biz de bunu alışkanlıkla, sürücü kursuna giderek, eğitimini alarak öğrendik. Aynı mantıkla orada bir yapay beyin oluşturuyoruz. Kameralarla, sensörlerle, navigasyon sistemiyle, radarla verileri topluyor. Kuralları biliyor öğreniyor. Tabii bunun altında çalışması gereken çok büyük bir bilişim kapasitesinden söz ediyoruz.
CEP TELEFONLARINDA YAYGIN KULLANILIYOR
- Dışarıdan aldığı, topladığı verileri sürekli olarak değerlendiriyor değil mi? Yaşamın her alanında kullanıma hazır durumda olduğunu söyleyebilir miyiz? Örneğin kent yönetiminde, trafikte vs…
- Kent yönetimine normal zekanın girdiğini bile söylemek zor. Ama cep telefonlarında çok yaygın. Cep telefonlarında normal bir lens var ama fotoğraf kalitesi sürekli artıyor. Yazılımla, yapay zeka ile bir takım pürüzler gideriliyor. Örneğin titreşimden kaynaklanan sorunlar yapay zeka ile düzeltiliyor. Navigasyonda sizin en iyi rotanızı da öğreniyor. Sesli asistanlarla konuşabiliyoruz. Size tepki veren, arkadaşlık yapan sistemler var. Yapay zeka bu açıdan daha çok tüketici tarafına girdi.
Yapay zeka, sanayide, ilk olarak kalite yönetiminde, stok yönetiminde kullanılacak. Ancak hem pahalı hem de uzmanı az olan bir teknolojidir. Popüler olarak çok yaygın konuşulmasına rağmen uygulaması zordur. Çok keskin, uzmanlık gerektiren bir konudur.
YAPAY ZEKA GÜCÜNÜZE GÜÇ KATACAK
- Sonuçta üretimde kaçınılmaz olarak yapay zeka kullanılacak ve bu da herkese çok büyük faydalar sağlayacak.
- Biz de bugün bir toplantı yaptık ve konuyu ‘yapay zeka gücünüze güç katacak’ diye bir slogana bağladık. Başka bir tabirle yapay zeka geleceğimizin işletim sistemidir. Bugün nasıl cep telefonu, internetle hareket ediyorsak gelecekte her şeyin yapay zeka ile hareket edeceğini söylemek yalan olmaz. Kentlerin tamamı akıllı kentlere dönüşecek. Trafikte başka kimse yoksa benim ışığım sürekli yeşil olacak. Trafiğin sıkışması halinde sürücülerin çevre köprülere, yollara yönlendirmeleri mümkün olacak. Bunlar yapay zeka algoritmalarıyla optimize edilecek.
Buna benzer, aynı şekilde sevkiyatta rota optimizasyonu olsun, müşteriye en kaliteli ürünü en hızlı biçimde ulaştırabilmek olsun, hammaddeyi en mantıklı yerden satın almak olsun, bunların hepsi son yılların toplam kalite yönetiminin geliştirilmesinden başka bir şey değil. Elimizdeki veri miktarı arttıkça sürekli daha iyi, hassas, gerçek zamanlı yönetebiliriz. İşletmelerin, fabrikaların, depoların, çalışanlarımızın zeka katsayısı sürekli yükselecek.
YAPAY ZEKA VE İNSAN ZEKASI
- Kimi mağazalarda müşteriye dönük yeni promosyon ve kampanya çalışmaları yürütülmesinde de yapay zekanın payı var değil mi?
- Mağazaya bir erkek girdi, 40 yaşlarında gibi verileri alıp tanımak yapay zeka gerektiriyor. Ama ondan sonra 40 yaşındakini ayakkabı reyonuna, 50 yaşındaki takım elbise reyonuna gönderecekseniz, bunları insan aklıyla yapıyorsunuz. Burada yapay zekaya gerek yok. Kampanyayı ben tasarlıyorsam şu anda yapay zekaya gerek yok. Ancak yapay zekaya kampanya nasıl yapılır diye öğretirsem belki ileride o da kampanya düzenlemeye başlar. Ama şu an için kampanya düzenlemek çok karmaşık bir iş değil. Hangi ürünü satmak istiyorsanız, o ürünün ideal hedef kitlesi kimlerse onlarla buluşturmanız gerekiyor. Hedef kitlemi belirlemem gerekiyor. 30 yaşındaki bir kişinin, daha önceki Google aramalarından veya Facebook paylaşımlarından ne aradığını biliyorsam buna göre davranırım. Buna segmentasyon denir. Galatasaray taraftarını bilirim ve ona Fenerbahçe forması satmaya çalışmam. Bunlar basit kural tabanlı sistemler.
Bunun ötesinde, bu kişinin bir sonraki adımını da hesaplamak gerekiyor. Acaba FB taraftarı şimdi eşofman mı alır, ayakkabı mı alır? Bu kurallı değil, hesaplanabilir bir şey. Bir milyon kişi, forma aldıktan sonra hangisini daha çok alıyor diye bir verimiz varsa yapay zeka bunu bizden daha iyi hesaplayabilir. Yapay zekanın bir şey öğrenebilmesi için çok sayıda veriye ihtiyacımız var.
ÖĞRENİM VERİLERİNE İHTİYACI VAR
Siz şu anda yolda yürürken aynı anda telefonla konuşurken not alabiliyorsunuz. Çünkü son 20 – 30 yılda bunu yapmayı öğrendiniz. Günlerce, saatlerce farkında olsanız da olmasanız da bunu yaptınız. Yapay zeka da böyle gelişiyor. Bir hamlede hiçbir şey yapamıyor. Bir kedi fotoğrafını binlerce kez gördükten sonra bir fotoğraf veya videonun içinde kedi olup olmadığını fark edebiliyor. Mesela belli bir miktar yükün o kamyona mı yoksa diğer kamyona mı sığacağını pek çok kez gördükten sonra buna karar verebilir. Bizim, bu verileri de ona yüklememiz gerekir. Biz bunlara training data (öğrenim verileri) deriz. Bu verileri yüklememiz halinde yapay zeka üretim yapabiliyor. Yoksa boş bir ağ olarak kalır.
ÇIRAK YETİŞTİRİR GİBİ
- Bugüne kadar sanayide çalışıp düzenli olarak aynı işi yapan robotlar klasik zekaya sahipler değil mi? Yapay zeka bu robotlarda da devreye giriyor mu?
- Girmeye başlıyor. Kaynak robotu, boya robotu veya montaj robotu gibi robotları ele alalım. Onun yaptığı işleri daha önce işçi Mehmet yapıyordu. İşçiyi o boyanın zararlı etkilerinden kurtarmak için ürettiğimiz robot kolunu, eklemli insan koluna benzettik. Robot koluna şu şekilde boya yapıyorsun, kaynak yapıyorsun diye bilgi veriyoruz.
Yapay zeka ile bu robotun neredeyse her yanını sensörler ve kameralarla donatıyoruz. Robota yapması gereken işi bir insan gösteriyor ve onu taklit ediyor. Ustanın boyayı nasıl yaptığını kameradan 50 -100 kere izliyor ve yaptıklarını taklit edebiliyorsa bunu yapabilir hale geliyor. Eskinin robot kolunun programlanması, bugünün robot kolunun da eğitilmesi gerekiyor. Yani çırak yetiştirir gibi yapay zekayı yetiştirmemiz, eğitmemiz gerekiyor.
ONLARCA KİŞİYİ ÖLDÜRDÜLER
- Konuştuğumuz yapay zekalı robotlar yaşantımıza girdi değil mi? Sürücüsüz araçlar da yollara çıktı ve ölümlü kaza da yaptı.
- Evet. Yapay zekalı robotlar peyderpey sanayide daha çok kullanılır hale geliyor. Sürücüsüz araçlar onlarca kişiyi öldürdü. Otonom araçlar Singapur, İngiltere, Almanya, Amerika’da yollarda dolaşıyor. Bu ülkelerin bazı eyaletlerinde ve yollarında yasal olarak trafiğe çıkabiliyorlar. Trafikte insanlar nasıl ölümcül kazalar yapıyorsa otonom araçlar da kaza yapıyorlar.
DERİN ÖĞRENME
- Yapay zeka çalışmaları için ne tür eğitimli elemanlara ihtiyaç duyulacak?
- Yapay zeka bilgisayar mühendisliğinin bir alt dalıdır. Sonuçta programlamadan ibarettir. Matematik ve istatistik bilgisi burada çok avantajlıdır. Genelde birlikte çalışmayı gerektirir. Verilerden çok iyi anlamaları gerekir. Algoritma geliştirmeyi matematikçiler ve fizikçiler iyi becerirler. Bilişim mühendisleri, makine öğrenmesi ve onun altındaki derin öğrenmeyi bilirler. Yapay zekanın tahmin edemeyeceğimiz hızla gelişmesinin temel nedeni derin öğrenmenin yaşamımıza girmesidir. Bunlar yapay zeka şemsiyesinin altındaki kavramlardır, konseptler, programlama yaklaşımlarıdır. Yazılım geliştiriyoruz, programlama yapıyoruz, kodlama yapıyoruz. Bu, robotun içine de, aracın içine de cep telefonunun içine de girebiliyor.
HERKES KODLAMAYI BİLMELİ
- Bunlarla bağlantılı olarak okullarda kodlama eğitimi verilmesini nasıl karşılıyorsunuz ve içeriğinin nasıl olması gerekiyor?
- Kodlama eğitimi muazzam faydalı bir proje. Kodlama eğitimini herkes almalı ama bu herkes kodlama yapacak, programcı olacak demek değildir. Yarın iş dünyasında karşılaşacağımız otonom araçlar ya da diğer yüksek teknolojilerin neler yapacağını bilebilmek, ne istediğimizi anlatabilmek için herkesin bu konuda temel bilgilere sahip olması çok önemli. Kodlama, ister mühendis olsun, isterse hemşire, doktor gibi mesleklerde olsun hepsinin ileride işine yarayacaktır. Bizim çocukluğumuzda Basic, C, Pascal, Fortran gibi diller vardı. Şimdiki çocuklar Java, Phyton gibi dillerle karşılaşıyorlar. Bir dille öğreniliyor programlama genelde. Bunların hepsi birbirine benzer. Bilgisayara bir takım komutlar veriliyor. Eğer şöyle olursa böyle yapman gerekiyor, deniliyor. Sonuçta bilgisayar bizim terbiye etmemiz gereken, kendisi düşünmeyen akılsız bir cihazdır. Biz ona program denen akıllar yüklüyoruz. Eğer öğrenen program yükleyebilirsek o zaman yapay zekaya doğru adım atıyoruz. Çocuklarımızın kendi dünyalarını anlayabilmeleri için kodlama temel bilgilerinin verilmesini çok olumlu buluyorum.
İNSANSI ROBOTLAR SOFİSTİKE ÜRÜNLER
- Sanayi robotlarının dışındaki insansı robotlar elbette tüm dünyanın ilgisini çekiyor. İnternetteki videolarda, her gün robotların bir başka becerisi sergileniyor. Lokantada servis yapan robotların yaşama girmesinden sonra, yürüyüp kasaların üstüne sıçrayan ve takla atan iri robotları da gördük. Ayrıca, korkutucu, her türlü silahı kullanan askeri robotlar da günden güne gelişiyor. Bu robotlar yapay zeka ürünleri sınıfına mı giriyor?
- Kısmen giriyorlar. Yürüyebilen bir robotun içinde hem normal kodlama yazılımları hem de yapay zeka yazılımları yer alıyor. Yürümesi normal kodlama, görmesi ve düştüğü yerden kalkması yapay zeka ile sağlanıyor. Bunlar çok sofistike robotlar olduğu için her şeyi bizim insan aklı ile kodlamamız ekonomik değil. O yüzden robot düşen insanların nasıl kalktığını videodan izleyerek, baka baka öğreniyor. Aynısını yapıyor. İşin içine öğrenme girince onun yapay zeka ile kodlanmış olması gerekiyor.
Ülkemiz Türkiye henüz bu türden yapay robotların üretildiği bir ülke değil. Henüz bu üretimden nasibini almadı. Şu anda bu görüşmeyi yaptığımız Beyoğlu ilçesinde bir tane bile robotla karşılaşamazsınız. İstanbul’un tümünde belki en fazla bir düzine servis robotu vardır. Bunlar da prototiplerdir. Bunların da çoğu doğru düzgün çalışmaz. Devrilse ayağa kalkamaz ve şarjı bitince ortada kalır. Türkiye şu anda bir robot ülkesi değil. Japonya veya Kore’ye gitsek bu durum farklı olur.
JAPON AİLE YAPISI ROBOTLARA UYGUN
Biz çok sosyal bir milletiz. İnsan, aile, mahalle ilişkilerine çok önem veririz. O yüzden robotlar bize makine gibi geliyor. Japonya’da ise Şinto dinine inandıkları, eşyaların da bir ruhu olduğunu düşündükleri için, aile ilişkilerini de bizim kadar yoğun biçimde yaşamadıkları için o toplumda robotlar daha hızlı yaygınlaşıyor. Teknolojik olarak da bizden daha ilerideler. Toplum buna müsait olduğu için orada robotlar hızlı gelişti. Biz yüzyıllardan bu yana asker millet olduğumuz için insansız hava aracı gibi silahların gelişimine ağırlık verdik ve terörle mücadelede bunları kullanıyoruz. Bence servis robotları ülkemizde uzunca bir süre yaygınlaşmayacak. Belki, giderek yaşlanan nüfus için, insanlara bakabilecek, huzurevi veya bakımevlerinde robotlar onlara yardımcı olabilecek.
Bu arada şunu belirteyim ki videolarda gördüğümüz robotlar çok pahalı ürünlerdir. Örneğin takla attığı görülen robot bir prototiptir ve onu satın almak mümkün değildir. Dünyada sadece bir tanedir.
SOPHIA YETENEKSİZ BİR ROBOT
- Türkiye’ye gelen ve dünyayı dolaşan Sophia adlı bir robot var. Suudi Arabistan’ın da bu robota vatandaşlık verdiği belirtiliyor.
- Kadına benzeyen Sophia adlı robot, bir iki yüz mimiği ve birkaç söz söylemenin dışında hiçbir şey yapamıyor. Yetenekleri oldukça düşük.
Yarın, ikimiz karşı karşıya gelmişken hangimizin robot olduğunu bilemeyecek kadar mükemmel insansı robotlar oluşunca bu iş hem başarılı hem de tehlikeli bir noktaya gelmiş demektir. Yani insanın tam benzeri robotlar ve klonlanmış insanlar oluşturmak çok tehlikeli olabilir. Bu gücü elinde tutan, kendisine hizmetli veya cinsel köle kopyalayabilir. Kendisine ordu kurabilir. Genetik teknolojisinin ve robot teknolojisinin yanlış kişilerin eline geçmesi sonucunda insanları hüsrana götürme olasılığı çok yüksek.
ASKERİ ALANDA ÇOK KORKUTUCU YANLARI VAR
- Askeri alanlarda yapay keza kullanımının önüne geçmek neredeyse mümkün değil. Dünyanın her ülkesi, en güçlü, yetenekli robot askerleri kullanmayı özellikle ister. Bunun tabii ki en önemli yanı bu konudaki harcamaların sınırsız olması. İnsanların şehit olmadığı askeri savaşlara katılabilecek robot ordularla savaş kazanmayı dünya üstündeki her ülkede iktidarda olanlar hiç düşünmeden onaylayacaklardır. Burada bir büyük tehlike yatıyor. Bir de sizin sözünü ettiğiniz kopyalama tehlikeleri var. Bu korkutucu gelişmeler tam olarak ne kadar korkutucu.
- Fevkalade tehlikeli. Özellikle etik olmayan taraflarda, mesela, havadaki veya yerdeki insansız hava araçlarına ‘vur’ emrini yapay zeka neye istinaden verecek? Bir hedefin imha edilmesi için kaç sivilin feda edilmesini tolere edebileceğiz. Önemli bir terör örgütü liderinin içinde olduğu binada üç sivilin de bulunduğunu biliyorsunuz. Bunun için üç sivillik zayiatı göze alacak mıyız ve bu kararı kim verecek? Şu anda bu komutu ordu komutanı veriyor.
Yapay zeka komutandan daha mı vicdanlı daha mı vicdansızdır. Bu etik kurallar, angajman kuralları yapay zekanın içine nasıl yüklenecek, buna bakmak lazım. Bu konuda bizim piyasaya yaygın olan bir örnek vermek isterim. Yapay zeka bir fonksiyondur. Genelde de bir optimizasyon, öğrenmedir. Neden öğrenir? İş dünyasında her şey verim üzerine odaklıdır. Bir fabrika, bir miktar hammaddeden birim zamanda olabildiğince çok mamul üretmeye çalışıyor. Çünkü sanayici açısından en verimli olanı budur. Özel sektör için kazanç maksimizasyonu, kamu için de kamu yararı dikkate alınır. Savaş alanında da savaşı kazanmadaki maksimizasyondur.
YAPAY ZEKANIN BİR KARARI YOK
Örneğin, ataç üreten bir fabrikaya yapay zeka yükledik. Elinden gelen en yüksek güç ve hızla, en kaliteli ataçları üret, dedik. Ataçın hammaddesi demirdir. Yapay zeka, dünyanın tüm demir kaynaklarını bu işte kullanmak için harekete geçer. Öyle ki, otomobil üretimi, bina yapımı için demir bulamayız. Çünkü o fabrikaya verdiğimiz sınırsız kaynakla sürekli ataç kullanımına girişir yapay zeka. Yer gök ataçla dolar. Yapay zekanın kafası böyle çalışır. Ona bu üretimi optimize et dedik ve o da bunu yaptı. Yapay zekanın bir kararı yok. İşte bu onu tehlikeli kılıyor.
İkinci örnekte, bir evde bir küçük çocuk sahibi olan bir ailenin annesi ve babası işyerinde. Evde de yapay zekalı bir bakıcı var. Evdeki bebek ağlayınca neden ağladığını rutin bir biçimde kontrol eden yapay zeka, bebeğin acıktığını anlıyor. Onu doyurmak için mutfağa gittiğinde verecek bir şey bulamıyor. Evde ise bir kedi olduğunu görüyor. Kedi ona eti yenilebilecek bir canlı olarak görünüyor ve kediyi öldürüp bebeğe bir mama hazırlayarak yediriyor. Çünkü ona bebeği aç bırakmaması, çocukla ilgilenmesi söylenmiş. Bunu hiçbir insan yapmaz. Bizim robota, o kedinin ailedeki önemli yerini, bebeği kediyle beslememesi gerektiğini öğretmemiz gerekiyor.
YAPAY ZEKAYI TERBİYE ETMEK
- Yapay zekaya yapacağı asıl işin yanı sıra öğretilmesi gereken pek çok yan unsur da var değil mi?
- Evet. Berkeley Üniversitesi profesörü Stuart Russell, dünyanın en önde gelen yapay zeka uzmanıdır. Russell, yapay zekayı ‘terbiye etmek, zapturapt altına almak için’ üç tane kural ortaya attı. Bir, yapay zekanın birinci ve yegane amacı insana ve insanlığa yararı maksimize etmektir. İki, yapay zeka hangi kurallara uyarak bunları yapması gerektiğini bilemez. Üç, yapay zekanın bu kuralları insanlara bakarak öğrenmesi gerekiyor. Örneğin Suudi Arabistan’da yere tükürmek uygun olabilir ama İsveç’te uygun değildir. Topluma bakmalıdır ve toplumda da nereye baktığı önemlidir. Türkiye’de bir otonom araç Kadıköy minibüs caddesindeki minibüs şoförlerine veya İstanbul’daki taksi şoförlerine bakarak sürücülük, trafik davranışlarını öğrenirse elbette sonuç farklı olacaktır. Buna karşılık örneğin İsveç’te, Almanya’da kurallara çok uygun biçimde araç kullananlara bakarak eğitilen otonom araçtan farklı davranışlar bekleyeceğiz. Dolayısıyla bu aşırı bir optimizasyon fonksiyonudur. Zekası ne kadar gelişirse, o kadar bizim düşündüğümüzün ötesinde şeyler aklına gelir. Demek ki hem savaş alanında hem de ekonomik alanda sınırları çizmek, kuralları koymak lazım.
BORSADA MÜTHİŞ HIZLI İŞLEM YAPIYOR
Yapay zeka finans sektöründe de kullanılıyor. Şu anda dünyadaki borsa ve benzeri işlemlerin yüzde 60’ından fazlası insan eli değmeden yapılıyor. Bizim hiç algılayamayacağımız süratle ve hassasiyetle bir hissedeki değer değişikliğini algılayıp saniyenin milyonda biri gibi kısa bir sürede al-sat işlemleri yapabiliyor. Bu işlemler insan eli ve aklı değmeden yapay zekalar tarafından yapılabiliyor. Siz bireysel bir yatırımcı olarak bunlarla nasıl rekabet edebilirsiniz?
Güvenlik ve riskle ilgili iyi bir haberimiz de var: Yapay zeka o kadar da zeki değil. Şu andaki yapay zekaların hemen hepsi Dar Bakış Açılı Yapay Zeka (Artificial Narrow Intelligence) sınıfına giriyor. Biliyorsunuz Google’ın satın aldığı bir şirket, dünyanın en iyi Go oyuncusunu yendi. Go oyunu, belki de satrançtan birkaç bin kat daha sofistike oyundur. Sezgisel bir oyun olduğu için bilgisayar burada başarılı olamaz deniliyordu. Satranç gibi kural bazlı değildi. Ama 2016 yılında yapay zeka yendi. Ama o algoritma sadece Go oynayabiliyor. Satranç bile oynayamıyor. Onun yapay sinir ağı sadece Go’yu biliyor.
Bir otonom yapının algoritması, yolda uygun biçimde gitmeyi başarıyor. Bir cep telefonunun içindeki yapay zeka sadece orada yapması gerekeni biliyor. İçindeki ses tanıma kabiliyeti ses tanımaktan başka bir şey yapamıyor. Yani bir robota dönüşüp, eline silah alıp sizi öldürecek yeteneğe sahip değil.
Stuart Russel’ın iki binden fazla, çeşitli üniversitelerde yapay zeka ile ilgilenen hocalarla yaptığı bir anket var. Yapay zeka, bu yüzyıl içinde insan zekasına yakın bir zekaya yetişemeyecek. Bunun için bizim önce beyni çözmemiz ve dev bilgisayarlar gerekiyor. Avrupa’da birkaç yüz milyon dolarlık bilgisayarda yapılan çalışmada, ancak bir fare beyni benzeri yapay zeka modellenebiliyor.
YAPAY ZEKA İCAT ÇIKARAMAZ
- Yani 21’inci yüzyılda yapay zeka insan zekası düzeyine gelemeyecek, öyle mi?
- Genel olarak. Şu anda biz konuşuyoruz, elimizi kolumuzu oynatıyoruz, spor veya resim yapabiliyoruz. Basit bir hesap makinesi bile bizden daha iyi hesap yapabiliyor. Cep telefonu, tüm telefon numaralarını hatırlamak bakımından bizden iyi. Yapay zeka bizden iyi satranç ve go oynuyor. Bizim yapay zekanın hiç yapamayacağı özelliklerimiz var. Mesela empati kurabilme, sorgulayabilme, eleştirebilme, durduk yerde icat çıkarabilme kabiliyetlerimiz var. Bunlar yapay zekanın üstüne vazife değil. Yapay zeka ticari, siyasi veya askeri anlamı ve menfaati olan işlerle uğraşıyor.
TERMİNATÖR HALA HAYAL
- Dünya üzerindeki binlerce işkolunda yapay zekalı robotların gayet iyi biçimde çalıştığını görebileceğiz. Mesela hakem olabilecek değil mi?
- Elbette. Yüz tane kameradan görüntü beslemesi olacak. Sadece iki gözüyle bakmayacak. VAR sistemindeki kamera ve ekranlara ihtiyaç duymayacak.
- Yapay zekada korkutucu gelecek söz konusu olduğunda ünlü Terminatör filmi akla geliyor. Bu filmde dünyayı yöneten Skynet ve onun korkunç yetenekli terminatörünü hazırlayıp piyasaya sunmak mümkün olacak mı?
- Skynet’in önümüzdeki bin yılda kurulması mümkün gözükmüyor. Sözünü ettiğimiz ankette, uzmanlar, insan benzeri yapay zekanın (Artificial General Intelligence) bin yılda bile gerçekleşmeyeceğini düşünüyor. Popülist bazı yaklaşımlarda 2039 veya 2045 yılları gibi tarih verenler de var. Örneğin, biz yaşadığımız sürece sokaklarda yapay zekalı polislerin görev yaptığını göremeyiz. Çünkü bunlar çok pahalı, şarjları uzun sürmüyor, çok gürültü çıkarıyorlar. Toplum yapımız buna uygun değil. Neredeyse hiçbir avantajı yok. Biz şu anda robotları düz yolda yürüdüğü için alkışlıyoruz. Sokakta yaşadığımız yollarda, kaldırımlarda yürüyüp, koşup görev yapması ihtimali çok zayıf. Bu yüzyılda bu yollarda hareket edecek robot çıkmayacak.
ASKER YA DA DOKTOR OLABİLİR
- Askeri robot olarak örneğin keskin nişancılık yapabilir değil mi?
- Evet. Bu da saydığınız binlerce işkolundan birisidir. Nişan alabilir ve tüfeği, hedefi sabitleyebilir. Görüntüyü kolaylıkla algılayabilir. Daha sonra çevre etkilerini dikkate alarak, titremeden, tüfeği sarsmadan hedefi 1000 metreden hedefi vurması gerekir. İnsan nişancılar, nefesini tutarak birkaç saniyede atış yapabilir. Eğer robotların motor sistemi uygun hareketler yapmasını sağlayacak güç ve yetenekte ise insandan daha kısa sürede ateş edebilir. Yapay zekalı robotlar böyle bir işte görev yapabilir.
İnsanları ameliyat edecek doktor robotlar da mümkün gözüküyor. Ameliyat odasına giriyorsunuz, hiçbir insan yok, sadece robotlar sizi bekliyor. Ameliyat masasının üstünde robot teşkilatı var. Peki kim benim gönlümü hoş edecek. Kim benim insani duyguma karşılık verecek.