GİRAY DUDA
Nilüfer Çevikel, Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici İş İnsanları Derneği Başkanı. Aktif bir dernek lideri olarak, sanayicilerin durumunu, taleplerini sık sık dile getiriyor. Her sözünde Türkiye’nin iş insanlarının gücüne, hırsına, çalışkanlığına olan inancını dile getiren Çevikel ile sanayici ve ihracatçının çalışmalarını ve beklentilerini ayrıntılarıyla konuştuk.
- Sayın Nilüfer Çevikel, sanayiciler açısından 2024 yılı ilk ve ikinci çeyreğindeki durumu bize anlatır mısınız?
- 2024 yılı gelişmiş ekonomiler dahil olmak üzere birçok ülkede zorluklarla başladı. Negatif yönlü ekonomik konjonktür ve emtia fiyatlarındaki yükselişe paralel olarak önemli bir talep daralması ve küresel ticarette de duraksama yaşandı. Ancak ekonomi yönetimindeki değişimle birlikte, reform odaklı ekonomi politikalarına deneyimli isimlerin liderlik etmesi iş dünyası için güven ortamını güçlendirdi. DOSABSİAD olarak, üretim kapasitemizi artırmak ve ülkemizi küresel arenada daha rekabetçi kılmak için kararlı bir çaba içinde olmaya devam edeceğiz. İç ve dış ekonomik dinamiklere uygun politikalarla güçlü bir büyüme tüm iş dünyamızın ortak hedefi olacak.
TOPARLANMA POTANSİYELİMİZ YÜKSEK
- Sanayiye ilişkin önemli veriler olan Sanayi Üretim Endeksi, İmalat Sanayi PMI, Yİ-ÜFE, kapasite kullanım oranı gibi göstergeler bize neler söylüyor?
- Sanayi sektöründeki üretkenliğimizi gösteren bu veriler son yıllarda beklentileri her ne kadar karşılamasa da ekonomik dalgalanmalara rağmen üretimdeki çeşitliliğimiz ve esnekliğimiz sayesinde toparlanma potansiyelimiz olduğuna inanıyorum. İhracatçılarımızın sürdürülebilir bir şekilde küresel pazarda var olmaları ve dengeleyici kur politikalarıyla ihracatta bir büyüme istikrarı yakalamaları iş dünyası için daha öngörülebilir bir ortam sağlayacaktır. Küresel piyasa dalgalanmalarının etkilerinin doğru bir biçimde değerlendirilmesi ve her zaman kaliteyi esas alarak finansal dengenin doğru ayarlanması da işletmelerin sürdürülebilir bir büyüme sağlamalarına ve markalaşmalarına yardımcı olacaktır. Bu adımlarla sanayideki verimlilik artışı ve inovasyon, kur dalgalanmalarına karşı direnç sağlayarak ihracatı destekleyecektir.
600 FİRMADA 50 BİN İSTİHDAM
- Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi özelinde üretim, istihdam, ihracat, su ve enerji kullanımı önceki yıllara göre nasıl bir değişim gösteriyor?
- Otomotiv başta olmak üzere tekstil ve daha birçok sektörü aynı çatı altında buluşturan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi (DOSAB), başta Bursa olmak üzere ülke ekonomimiz için de büyük bir öneme sahip. DOSAB olarak 600'e yakın firma, 50 bin istihdam ve 5 milyar dolara yakın ihracatla ülke ekonomisinde çok önemli bir konumdayız. Dünyada, enflasyon, emtia fiyat artışları ve enerjideki dalgalanma, içeride ise kendi ekonomik gerçeklerimiz ile üretimden ve istihdamdan taviz vermeden var gücümüzle üretmeye devam ediyoruz.
İHRACATÇIMIZIN ELİ GÜÇLENDİRİLMELİ
- Sanayicinin finansmana erişim olanaklarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Banka kredi oranları kullanılabilir düzeyde mi? Yurt dışından uygun kredi sağlamak mümkün oluyor mu? Borsa İstanbul ve tahvil ihracı gibi seçenekler hakkında neler söyleyebilirsiniz?
- Yatırım ortamında güven ve öngörülebilirlik olmazsa olmaz bir unsurdur. Bu sağlandıktan sonra yatırımın temeli finansman ve krediler olarak öne çıkıyor. Maalesef hala bu konuda sıkıntılar sürüyor. Finansmana erişim ve fiyat rekabeti noktasında atılacak yeni adımları sektör olarak bekliyoruz. Bu hamleler, ihracatçımızın elini güçlendirecek ve mevcut pazarları korumasını sağladığı gibi yeni pazarlara açılması noktasında da cesaretlendirecektir. Her türlü krizi fırsata dönüştürmeyi, her dönemde başaran ihracatçımız yeni pazarlar keşfederek pozitif ayrışmayı sürdürecektir.
İHRACATÇIMIZ GENİŞ TEŞVİK VE DESTEKLER BEKLİYOR
- Sanayide kullanılan elektrik, doğalgaz gibi enerji maliyetlerinin üretimdeki payı geçtiğimiz yıllara göre nasıl bir yön izledi. Enerji maliyetlerini düşürmek için ekonomi yönetimi ve bakanlıklarla görüşmeler yapılıyor mu?
- Son yıllarda enerji fiyatlarındaki artış üretim planlaması açısından iş dünyamızı bir hayli zorladı. Küresel pazarda rekabetçiliğimizi sekteye uğratan bu tabloya rağmen üretim ısrarımızdan vazgeçmedik. Ülke ekonomimizin, küresel durgunluğun damga vurduğu 2023 yılında da pozitif ayrışmasında, iş dünyamızın özverili çabaları önemli ölçüde etkili oldu. Dinamik yapısı sayesinde yüksek üretici enflasyonu, enerji fiyatlarındaki astronomik artışlar ve finansmana erişim sorunlarına karşın yatırım için taşın altına elini koyan iş dünyamız, yeni pazarlara açılma noktasında da cesur davrandı. Ancak Avrupa Yeşil Mutabakatına uyum koşulları göz önünde bulundurularak geniş teşvik ve desteklerle ihracatçımızın dış pazarlarda yalnız kalmasının önüne geçilmelidir.
TEKSTİLDE FİYAT TUTTURULAMADI
- Yaşanan sıkıntılardan en çok tekstil sektörünün etkilendiği özellikle vurgulanıyor. Bunun nedenleri nelerdir?
- Bu dönemde en önemli sorun maliyetler nedeniyle fiyat tutturamamaktı. Böylece bizim maliyetlerimizin altında Türkiye’de ürün satılmaya başlandı ve biz maliyetlerle alakalı rekabet edemediğimiz için dünyaya sesimizi daha önce duyurmaya çalışmıştık ve bunun şimdi neticesi olarak şu anda tekstilde hem konkordatolar başladı hem de yurt dışına yatırım yapan firmalar hızla devam ediyor.
KATMA DEĞERLİ İŞLERE YÖNELMELİYİZ
- Tekstil fabrikalarının yurt dışına taşınması hangi oranda gerçekleşti? Şu anda bu yönelim devam ediyor mu? Hangi ülkeler, neden tercih ediliyor?
- Türkiye’ye ve tekstil firmalarımıza sipariş gelmiyor değil. Sipariş aynı hızla devam etse de biz maalesef maliyet tutturamadığımız özellikle Mısır, Türkmenistan gibi veya Uzak Doğu ülkeleriyle rekabet edemediğimiz için firmalarımız sorunlar yaşıyor. Firmalar borçlarını ödeyemiyorlar ve bu konkordatolara sebep oluyor. Tesis taşımak hazır giyimde tekstile göre biraz daha kolay. Mısır gibi ülkelere kayışın sebeplerinden biri de bu. Türkiye artık daha katma değerli özellikli işlere yönelmeli. Orada şansımız var.
YURT DIŞINA TAŞINMA NEDENLERİ
- Fabrikaların yurt dışına taşınıp orada üretime geçilmesi gibi operasyonların maliyetleri sorun olmuyor mu? Üretim maliyetleri Türkiye’ye göre hangi oranda düşük oluyor?
- Üretim maliyetlerinin Türkiye'den yurt dışına taşınması, işgücü, enerji, tedarik zinciri ve düzenleyici faktörler gibi birçok etmene bağlıdır. Bazı durumlarda Türkiye'nin diğer ülkelere göre daha düşük maliyet avantajları sunması mümkün olsa da, her durumun kendi koşullarına göre değerlendirilmesi gerekir. Fabrikaların yurt dışına taşınması kararında, üretim maliyetlerinin yanı sıra lojistik, pazar erişimi, vergi avantajları ve diğer stratejik faktörler de önemlidir.
MARKALAŞAMAYAN FİRMALAR YOK OLACAK
Dünyada büyük alıcılar var ve Türk giyim sanayi maalesef bu büyük alıcılara markasız üretim yaptığı sürece aynı sorunları yaşamaya devam edecektir. İnovatif, teknolojik ve farklı ürünlerle Türk tekstili bu kara günlerden sonra farklı bir konumda dünya pazarında yerini alacaktır. Acil markalaşma için atılımlar yapılmalı. Çünkü Türkiye artık sanayi devriminde belli bir aşamaya gelmiştir. Artık ucuz enerji maliyetleri, ucuz arsaların ve ucuz isçiliğin olduğu bir ülke değildir. Markalaşamayan ve rafa ürün koyamayan firmalar ne yazık ki yok olmaya mahkûmdur.
İHRACAT ODAKLI ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜLMELİ
- Sizin de sık sık vurguladığınız tekstil, hazır giyimde markalı üretim yapma zorunluluğu neden gerçekleşemiyor? Önündeki engeller nedir ve nasıl destek ve teşvikler gerekiyor?
- Eskiden içerideki piyasa tıkanınca yurt dışına dönerdik ama şu an yurt dışında da ciddi bir sorun var. Nitelik olarak çok kaliteli ürün yapsak da maalesef marka olamadığımız için o kazançlar yok. Bundan sonra ne işçilik ne de diğer fiyatlar geri gelmeyecek. Dolayısıyla ona göre pozisyon almak gerekiyor. Önceliğimiz kaliteli ürün ve iş gücü ile küresel pazarda bir marka değeri oluşturmak ve bu doğrultuda yurt dışından gelecek talebi artırmak olmalı. Elbette yüksek kurun reel ihracatı sınırlayıcı bir etkisi olabilir; ancak, işletmelerin odak noktasının kurun ötesinde kaliteli ürün ve hizmetler sunmak ve bu doğrultuda kura takılmadan ihracat odaklı çalışmalar yürütmesi gerektiğini düşünüyorum.
YEŞİL DÖNÜŞÜME UYGUN ÜRETİM YAPMALIYIZ
- Dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm çalışmaları bugünkü koşullarda yeterince hızlı ilerleyebiliyor mu? Bu konudaki teşvik ve destekler yeterli mi?
- Üretim kabiliyetinden yararlanmalıyız ama sadece ucuz işçilikle, ucuz ürün üreterek değil. Teknoloji üreterek daha farklı, daha pahalı, daha katma değeri yüksek ürünler üreterek sorun mutlaka aşılacaktır. Hangi sektör olursa olsun onun teknolojisini ithal etmek yerine kendimiz üretmek zorundayız. Yeşil dönüşüme uygun üretmeliyiz. Bunu yapmazsak en ufak bir kur oynamalarında kar marjımız düşüyor. Ani fiyat değişimleri ve belirsizlik, uzun vadeli stratejilerin oluşturulmasını güçleştiriyor. Ancak, umut verici bir nokta olarak, hükümetin sağladığı desteklerle ekonomik toparlanmanın önemli bir aşamada olduğunu görüyoruz. Bu destekler, sanayicilerin bu zorlu dönemde ayakta kalmasına ve geleceğe dönük iyimser bir bakış açısıyla hareket etmelerine yardımcı olacak.
MALİYETLERİMİZİ AZALTACAK TEŞVİK VE TEDBİRLER ARTTIRILMALI
- Sürdürülebilir üretim ve ihracat hedefi için beklediğiniz yapısal reformlar neleri kapsıyor? Bunları anlatır mısınız?
- Ülkemiz, yeşil dönüşüm için hızlı adımlar atsa da öncelikli ticaret partnerlerimizin Avrupa Birliği (AB) ülkeleri olması; özellikle Avrupa’ya ihraç ettiğimiz ürünlerin imalat süreçlerindeki karbon yoğunluğunu azaltmamız gerekmektedir. Yapılan uyum çalışmalarında kriterlerin dışında kalmamızın, söz konusu ülke gruplarına yapacağımız ihracatlarda negatif etkisinin olacağı unutulmamalıdır. Bu bağlamda iş dünyasının yeşil dönüşümünü teşvik etmek, kamunun da bu süreçlerde gerekli sübvansiyonları sağlaması çok önemlidir. Bu anlamda hızlı hareket etmemiz bizi rekabette avantajlı konuma getirecektir. Ülkemizin ekonomik potansiyelini en üst düzeye çıkarmak ve ortak yaşam standartlarını daha da iyileştirmek için birlikte çalışmamız şart. Tüm bunların yanı sıra ihracat hedeflerine ulaşılması için ekonomi yönetiminin enerji başta olmak üzere üretim girdi maliyetlerini aşağı çekecek daha etkili ve kalıcı yöntemleri devreye almasını, teşvik ve destekleri artırmasını bekliyoruz.