VATANDAŞLIK
Değerli okuyucular, bildiğiniz gibi vatandaşlık kavramı, bir ülkede yaşayan insanlarla o ülkedeki devlet mekanizması arasında, anayasa ve kanunlar çerçevesinde karşılıklı hakların, görevlerin, yetkilerin tanımlanmasıyla ortaya çıkan bir kavramdır. Her ülkenin vatandaşı belirlenmiş olan bu kanunlara uymak zorundadır. Devlet de aynı anayasa ve kanunlar çerçevesinde vatandaşlara karşı görevlerini yerine getirir.
Ancak yukarıda sözünü ettiğimiz bu kurallar bir ülkenin vatandaşı olmak için belirlenen olmazsa olmaz, asgari kurallardır. Bunların yanında vatandaşlarla vatandaşlar arasında ve yine vatandaşlarla devlet arasında yazılı olmayan, zorunlu olmayan, birçok davranışlar, kurallar ve uygulamalar vardır.
Örneğin vatandaşların büyük çoğunluğu ülkesinin futbol takımının başarısıyla sevinirler. Onlar için ülkenin bayrağı, ordusu, toprağı, kültürel değerleri kutsaldır. Özellikle yurtdışına çıktıklarında bu konularda daha da duyarlı olurlar. Çoğu kez uzun süre ülkeden ayrı kalmış insanlar vatan toprağına basar basmaz toprağı öperler.
Öte yandan vatandaşlar biri birilerine maddi ve manevi olarak birçok yardımlarda bulunurlar. Yoksul insanlara maddi yardımlar yapılır. Yine mutlu günlerinde vatandaşlar birbirlerinin düğünlerine, kutlamalarına katılırlar.
Örnek olarak verilen bu uygulamaların hiçbirisi kanun ve kurallarda yazılı değildir.
ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK
İşyerlerini de insanların belirli bir ürün veya hizmeti üretmek üzere bir araya geldikleri “Vatan” gibi düşünebiliriz. İşyerlerinde de anayasa ve kanunlara benzeyen birçok yazılı kural vardır. Görev, yetki ve sorumlulukların belirtildiği organizasyon şemaları, görev tanımları, prosedürler ve talimatlar bunlara örnek olarak verilebilir.
Ancak örgütsel vatandaşlık davranışı için bu kurallara uymak gerekli ama yeterli değildir. Örgütsel vatandaşlık davranışı, çalışanların, yöneticilerin ve işverenlerin yazılı olan bu kurallar ve sorumluluklar dışında göstermiş oldukları fazladan davranışlarla ortaya çıkar. Üstelik çalışanlar tarafından sergilenen bu fazla çaba ve davranışların yerine getirilmesi durumunda herhangi bir ödül, getirilmemesi durumunda ise herhangi bir ceza söz konusu değildir. Ancak işveren ya da yönetici isterse ödüllendirebilir. Ve yine işveren ve yöneticiler tarafından sergilenen bu tür fazladan çaba ve davranışlar da sadece şirketin kârlılığını arttırmaya yönelik olmayıp aynı zamanda işyerindeki tüm çalışanların memnuniyetini sağlayacak niteliktedir.
ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞLARI
A-Çalışanların sergileyebileceği davranışlar:
Örgütsel vatandaşlık kültürünün yerleştiği işletmelerde çalışanlar tarafından sergilenecek örgütsel vatandaşlık davranışlarına örnek olabilecek bazı davranışlar aşağıdaki gibi sıralanabilir;
Çalışanlar;
-işletmenin yararını kollamak için kendi görev tanımları dışında olan işlere de el atarlar.
-İşyerlerinde tasarrufa önem verirler, iş yerindeki madde ve malzemeleri, ısı, ışık gibi enerji kaynaklarını verimli kullanırlar.
- İçtenlikle birbirlerine yardım ederler.
-Birbirlerine karşı nazik davranırlar ve saygılıdırlar.
-İşe yeni başlayan arkadaşlarına başarılı olması için yardımcı olurlar.
-Çatışma, kıskançlık, huzursuzluk davranışları sergilemezler.
-Öngörülmeyen bazı görevleri fedakârlık göstererek içtenlikle yaparlar.
-İşyerinde verimliliğin artması için sürekli bir çaba içerisindedirler.
- “Kalite çemberleri”, “Kaizen grupları “gibi işletmenin yararına olacak her türlü faaliyete gönüllü olarak katılmak isterler.
-Gerektiği zaman mesai saatinin dışında da çalışmaya devam ederler. Hatta hastayken bile görevlerini aksatmamaya çaba gösterirler.
-İşyerinin temizliği ve düzeni konusunda titizdirler.
-İşyeri dışındaki ortamlarda her zaman işyerlerini savunur ve olumlu şeyler söylerler. İşyerleri ile övünerek örneğin “Ben Özen Mensucatlıyım” derler.
B-İşveren ve yöneticilerin sergileyecekleri davranışlar:
Örgütsel vatandaşlık kültürünün yerleştiği işletmelerde işveren ve yöneticiler tarafından sergilenecek örgütsel vatandaşlık davranışlarına da aşağıdaki uygulamaları örnek olarak sıralayabiliriz:
İşveren ve yöneticiler,
-Çalışanlarına değer verirler ve saygı duyarlar. Saygı karşılıklıdır. Astların üstlerine olduğu gibi üstler de astlarına karşı saygı gösterirler.
-Çalışanlarını evlatları, kardeşleri gibi görür, onları birer insan olarak severler.
-İşyerinde huzur sağlarlar. Yüreğinde insan sevgisi olan, insanlarla ve kendileriyle barışık olan yöneticiler bulundukları ortama huzur verirler.
-İşyerinde güven ortamı oluştururlar. Çalışanların kendilerine güvenmelerini sağlarlar.
-Her zaman şirketin kârlılığının yanında mutlaka çalışanlarının memnuniyetini de gözetirler.
-Çalışanlarının kişisel başarılarını takdir ederler.
-Çalışanlarının kişisel hataları olduğunda onları kişiliklerine hakaret etmeden aynı hataların tekrarlanmaması amacıyla iş odaklı olarak uyarılar.
-Astlarının kişisel hatalarını, eksikliklerini sürekli kontrol ederek aramak bulmak çabası içinde olmazlar. Tam tersi, astlarını doğruda yakalamaya çalışırlar. Hatta doğruda yakalayamıyorlarsa doğruya yakın yakalamaya çalışırlar.
-Çalışanlarını ödüllendirirler. İnsanların maaş almak için yapmak zorunda oldukları ve görev tanımlarında var olan şeylerin karşılığında maddi olarak ödüllendirilmesi yanlıştır. Ama insanlar yüreklerini katarak, canla başla, kendilerinden beklenenden fazlasını yaparak, işyerlerine fazladan maddi katkılar sağlamışlarsa, bunun karşılığında maddi olarak da ödüllendirilirler.
-Çalışanlarına karşı adildirler. Gerek çalışanlar arasında gerekse çalışanlarla işletme arasında her zaman adaleti sağlarlar. İşletmenin menfaati kadar çalışanlarının da menfaatlerini kollarlar.
Yukarıda bazı örneklerini belirtmiş olduğumuz “Örgütsel Vatandaşlık Davranışları”nın var olduğu işletmeler günümüz rekabet koşulları içerisinde çok güçlü olan işletmelerdir. Çünkü günümüzde insan kaynağının rekabetteki en önemli unsur olduğu artık çok net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Çalışanlar vatanını, bayrağını sevdiği gibi işyerini, arkadaşlarını, yöneticilerini de severse o işletme her türlü zorluğun üstesinden kolaylıkla gelebilir.