Değerli okurlarım, daha önceki sayılarımızda değişik konulara ait bilgi paylaşımında bulunmuştum… Bu defa da Kıymetli Evrak hakkındaki değerlendirmelerimi size sunmak istiyorum.
 

Konu asıl olarak 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 645 ila 849. maddelerinde düzenlenmiştir

Bu konu ile ilgili ilk madde TTK’nın 645. maddesidir. Kıymetli evrakın tanımı ile genel hükümleri aşağıdaki gibidir.
 

MADDE 645– (1) Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da ‘devredilemez.

Bunun devamı, genel olarak 646, 647 vd. maddelerinde de hükmünü alan, kıymetli evrakın bir senet olduğuna, senetteki evrakta hakkın senede bağlı olduğuna aittir ve hakkın istenebilmesi için senedin ibrazı gerekir.

Kıymetli evrakın ortak yönü, kıymetli evraktaki hakkın senetten ayrı olarak devredilemeyeceği gibi, senetten ayrı olarak da dermeyan edilemeyeceği yani İleri sürülemeyeceğidir. Kıymetli evrakta oluşan hak bu senedi kovalar ve senet kimin elindeyse, o kişi hak sahibidir. Kıymetli evrakta oluşan hakkın devri için senedin yasaya uygun biçimde Devri hakkında devrini de sağlar. Bu açıklamanın sonucuna göre kıymetli evrak ile bu evraktaki hak ayrı ayrı başkalarına devredilemez. Eğer devredilirse, böyle bir işlem geçersiz olur ve devir alan kişilerin hiçbiri hak sahibi olamaz.

1980 yılından bu yana, uygulamada, hamiline mevduat sertifikaları ile hamiline mevduat cüzdanlarının kıymetli evrak olup olmadığı tartışmaları gündeme gelmiştir. Kanaatimizce TTK 645 maddesi ile kıymetli evrakın genel bir tanımı yapılmıştır. Bu tanıma giren her bir senet kıymetli evrak sayılmak durumundadır. Kıymetli evrak deyimi geniş anlamda kullanılmakta olup, bu deyim Nama, Emre ve Hamiline yazılı tüm senetleri kapsar.

Bu değerlendirmelere göre baktığımızda;

Kıymetli evrak bir senettir. Yazılı bir metin olmadığı takdirde kıymetli evrak da olmaz. Kıymetli evrak bir hakkı içerir. Kıymetli evrak bir hakka ilişkin olmadığı takdirde kıymetli evrak da oluşmaz. Kıymetli evrak bir şekle bağlıdır. Bu şekil kıymetli evrakın ispatı değil sağlık şartıdır. Şekle aykırılık halinde diğer bir deyişle yasal unsurları taşımayan senet kıymetli evrak değildir.

Kıymetli evrak, tedavül yani dolaşım kabiliyetine sahiptir. Bu tedavül özellikle ciro ve teslim yoluyla yapılır. Ayrıca alacağın temliki de kıymetli evrakın devrini sağlayan hukuki bir işlemdir. Kıymetli evrakta hak ve senet birlikte ciro edilir.

Kıymetli evraklar şöyle gruplandırılır: Kıymetli evrak, mücerret kıymetli evrak, kamu güvenliğine mazhar olan veya olmayan kıymetli evrak, adi senetler, tarihi senetler, alacak- pay senetleri ve emtia senetleri, Nama- Emre- hamiline yazılı senetler.

Kıymetli evrakın haczi mümkün müdür?

Kıymetli evrakın haczi, İcra İflas Kanunu’nda öngörülen kurallara göre yapılabilir (İİK 88/1 md). Bunun için de kıymetli evraka el konularak haciz yapılabilir. Eğer kıymetli evrak elde edilememiş ise haczi mümkün değildir. Bu durumda, İİK 89. Madde hükmü uygulanır.

Kıymetli evrakın en önemli bölümünü Kambiyo Senetleri oluşturmaktadır. Bu Senetler TTK'nın 670. maddesinden 823. maddesine kadar devam eden Poliçe, Emre Yazılı Senet- Bono ve Çeki kapsamaktadır. Kısaca yasanın düzenleniş şekline göre Kambiyo Senetleri, Poliçe, Bono ve Çeke uygulamada ticari senetler denmektedir…

Ticari senetlere ilişkin uyuşmazlıkların büyük bir çoğunluğu, bedelsizliğe ya da karşılıksız kalması nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, yani ticari senetlerin karşılıksız kalması nedeniyle iptali biçiminde ortaya çıkmaktadır, Yargıtay bedelsizlik ile karşılıksızlık kavramlarını eş anlamlı olarak kullanmaktadır, Bedelsizlik kavramını yasal yönden düzenlememiştir. Bu kavram Yargıtay kararlarıyla oluşmuş bulunmaktadır. Yargıtayın kabulüne göre bir ticari senedin oluşmasının aşamaları temel borç ilişkisi, temel alacak, kambiyo sözleşmesi ve ayni sözleşmedir. Temel borç ilişkisi kambiyo ilişkisinin doğumuna neden olan hukuki ilişkidir. Bu ticari senedi düzenleyen yani borçlu ile Lehtar arasındaki temel borç ilişkisinin birçok hukuki sebebi vardır, Satış, Kira, Bağış ve İfa gibi. Temel borç ilişkisinin doğurduğu alacak ise, temel alacaktır. Bu alacağın ticari senede yansıması için alacaklı ve borçlu arasında yapılan sözleşme ise tam bir alacak sözleşmesidir. Kambiyo sözleşmesinin konusu Ticari Senedi Düzenleme ve Lehtara Teslim Borcudur, Borçlu tarafından düzenlenen ticari senedin lehtara zilyetliğinin geçirilmesi de aynı bir sözleşmedir. Tekinalp, Poroy, Hasan Pulaşlı gibi değerli hukukçularımızın açıklamaları da bu yoldadır.

Konumuzla bağlantılı ve açıklayıcı Yargıtay kararı da aşağıdaki gibidir. Hamiline yazılı çeklerde, ciro silsilesinde yer almayan takip alacaklısına, çekin muhatap bankaya ibrazından sonra temlik cirosu yapılması gerektiği vurgulanmış olup hamiline yazılı çeklerde de ciro silsilesi içerisinde yer alan kişiler için ayrıca böyle bir ciro zorunluluğuna gerek yoktur. (YHGK 30.09.1998. E.1998/12-642., K.1998/650.)

Kıymetli evrakın ortak yönü, kıymetli evraktaki hakkın senetten ayrı olarak devredilemeyeceği gibi, senetten ayrı olarak da dermeyan edilemeyeceği yani ileri sürülemeyeceğidir. Kıymetli evrakta oluşan hak bu senedi kovalar ve senet kimin elindeyse, o kişi hak sahibidir. Kıymetli evrakta oluşan hakkın devri için senedin yasaya uygun biçimde devri hakkında devrini de sağlar. Bu açıklamanın sonucuna göre kıymetli evrak ile bu evraktaki hak ayrı ayrı başkalarına devredilemez. Eğer devredilirse, böyle bir işlem geçersiz olur ve devir alan kişilerin hiçbiri hak sahibi olamaz.,

1980 yılından bu tarafa, hamiline mevduat sertifikaları ile hamiline mevduat cüzdanlarının kıymetli evrak olup olmadığı tartışması gündeme gelmiştir. Kanaatimizce TTK 645 maddesi ile kıymetli evrakın genel bir tanımı yapılmıştır. Bu tanıma giren her bir senet kıymetli evrak sayılmak durumundadır.

Kıymetli evrak deyimi geniş anlamda kullanılmaktadır. Bu deyim Nama, Emre ve Hamiline yazılı tüm senetleri kapsamaktadır.

Bu değerlendirmelere göre baktığımızda;

Kıymetli evrak bir senettir. Yazılı bir metin olmadığı takdirde kıymetli evrak da olmaz.

Kıymetli evrak bir hakkı içerir; kıymetli evrak bir hakka ilişkin olmadığı takdirde kıymetli evrak da oluşmaz.

Kıymetli evrak bir şekle bağlıdır.

Bu şekil kıymetli evrakın ispatı değil sağlık şartıdır. Şekle aykırılık halinde diğer bir deyişle yasal unsurları taşımayan senet kıymetli evrak değildir.

Kıymetli evrakın çeşitleri Poliçe Bono, Çek, Hisse Senedidir. Hisse Senetleri de Adi Hisse Senetleri İmtiyazlı Hisse Senetleri, Oydan Yoksun Hisse Senetleri, Bağlı Nama Yazılı Hisse Senetleri, Geçici Pay Senedi Niteliğindeki Tahviller, Devlet Tahvili ,Özel Sektör Anonim Şirket Tahvili Adi Tahvil, Hisse Senedi İle Değiştirilebilir Tahvil, İştirakli Tahvil, Rehinli Tahvil, İpotekli Borç Senedi, Rehinli Tahvil, Rehin Makbuzu, Konşimento, Makbuz Senedi, Varant, Diğer Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler Yatırım Fonu Katılma Belgeleri, Depo Edilen Menkul Kıymet Sertifikaları, Banka Garantili Olan Finansman Bonoları, Gayrimenkul Sertifikaları, Kar Ve Zarar Ortaklığı Belgeleri, Altın Gümüş Ve Platin Bonoları, Gelir Ortaklığı Senetleri, İpotekli Sermaye Piyasası Araçları, İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetler, İpotek Teminatlı Menkul Kıymetler, Varlık Teminatı Menkul Kıymetler gibi evraklardır.

Yukarıda ifade edildiği gibi, kıymetli evrakın yükümlüsü / borçlusu ancak senedin teslimi karşılığında ödeme yapmakla yükümlüdür. TTK bunu gerektirmektedir. Bazı hallerde borçlu borcu ödemekten kaçınma yoluna gidebilir. Bu haklı veya haksız olabilir. Paranın yokluğu haklı sebep oluşturmaz. Bazı hallerde, örneğin senetteki imzanın sahte olması, haricen ödeme yapılmış olması, senette tahrifat yapılması, zaman aşımı süresinin dolması gibi hallerde borçlu haklı bir nedene dayalı olarak ödemekten kaçınabilir. İş bu kıymetli evrakta borçlunun hukuk düzeni tarafından kabul edilen haklı bir nedene dayalı olarak sürekli veya geçici olarak ödemeden kaçınmasına olanak sağlayan savunma araçlarına defi adı verilir.


Ödemeden kaçınma nasıl olur?

Bir borca ilişkin olarak borçlu üç ayrı şekilde ödemeden kaçınabilir. Bunlar inkar, alacağın dayandığı temel olay kabul edilmesine rağmen talep edilen hakkın doğmadığı veya sonradan ortadan kalktığının ileri sürülmesidir. Örneğin borçlunun ehliyetinin bulunmaması veya borcun daha sonra ödendiğinin ileri sürülmesi borca itirazdır.

Bütün bunlara karşılık defi borçlu temel olayın ve alacaklının hakkının varlığını kabul etmekle birlikte bu borcu ödememesi için geçerli haklı nedenlerin bulunduğunu bildirebilir. Örneğin henüz vadenin gelmediği veya vadesi gelmekle birlikte zaman aşımına uğradığı hallerde borçlu defi ileri sürerek ödemekten kaçınabilir. Defiler, mutlak defi yani herkese karşı ileri sürülebilen defiler imzanın inkar edilmesi, Yani sahte olması şeklinde olabileceği gibi, irade fesadı, hata, hile veya korkutma sonucunda senedini imzalanmış olması, yetkisiz temsilci tarafından senedin düzenlenmiş olması veya borçlunun fiil ehliyetinin bulunmaması gibi hallerde mutlak defi söz konusudur.

Nispi defiler kıymetli evrak ilişkisinde yer alan alan belirli bir kişi tarafından yalnızca belli bir senet alacaklısına veya Herkese karşı ileri sürülebilen defilerdir. Örneğin keşidecinin lehtarla arasındaki ilişkiden kaynaklanan defiler bu türdendir.

Kısaca Mutlak Defiler; Senette şekil eksikliği bulunması, Ciro zincirinde kopukluk olması veya Senede geçersiz şart eklenmesi gibi defilerdir.

Nispi Defiler ise imza taklidi veya sahte imza atılmış olması, yetkisiz temsilci tarafından senet düzenlenmesi, senette tahrifat yapılmış olması, imza sahibinin ehliyet olmaması gibi defilerdir.

Bu arada kıymetli evrakın zayii nedeniyle iptali konusuna değinmekte de fayda bulunmaktadır.

Kıymetli evrakın borçlusu ancak senedin teslimi karşılığında ödeme ile yükümlüdür. Senet olmadan borçlu ödeme yapmayacağı gibi ödemenin yapılacağı kişi de senet aracılığıyla belirlenir. Bu nedenle hak sahibinin kıymetli evraktan doğan hakları kullanabilmesi ve kendisine ödeme yapılmasını sağlayabilmesi için senedi elinde bulundurması gerekir. Ancak bazı yerlerde senet kaybolmuş çalınmış ve yırtılmış olabilir. Kıymetli evrakınızı oluşturan bu durumlarda hak sahibinin teşhisinin ve senetten doğan hakların kullanılmasında güçlüklerle karşılaşırlar. Türk Ticaret Kanunu, kıymetli evrakın ziyaı halinde hak sahibi kişiye mahkemeye başvurarak. senedi iptal ettirme, senet olmaksızın hakkını kullanma ve yeni bir senet düzenlenmesini isteme olanağını vermiştir. TTK 651,653 maddeleri bu yoldadır. İptal şartları senedin zayi olması, senedin ayırıcı özelliklerinin bilinmesi, senetteki hakkın varlığını sürdürmesi, senet zamanında hak sahibi olunması, senedin zilyetliğini yeniden kazanmanın mümkün olmaması, senedi ele geçiren kişinin bilinmemesi gerekmektedir.

Senedin iptali aşağıdaki sürecin sonunda sağlanır.

Bunlar;

Ödemeden Men kararı alınması,

İlan yayınlanması,

İptal kararı verilmesidir.

Kıymetli okurlar,

Sizlere faydalı oldu isem ne mutlu bana. Gelecek sayılarda buluşmak üzere herkese borçsuz günler diler, Ramazan-ı Şerifinizi kutlarım.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner118

banner117

banner116

banner115

banner114

banner111