Depremde risk yönetiminde yine sınıfta kaldık. Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama bir türlü gerekli önlemleri almıyoruz ya da alamıyoruz. Bu konuda uzmanları dinlemiyoruz.
Doğru yapanları da örnek almıyoruz. Mesela yıllar önce Ankara’da Dikmen Vadisi Projesi ile ilk kentsel dönüşümün temelini atmıştı Murat Karayalçın… Marmara Depremi’nden sonra her yerde konuşup kentleri dönüştürmek gerektiğini anlattı. Hatta o günlerde masum değiliz hiçbirimiz mesajı ile anlattı sıkıntıyı.
Kurucusu olduğu TÜRKKENT vasıtasıyla çok önemli kent projeleri yaptı, dar gelirliyi ev sahibi yaptı ve depreme dayanıklı şehirleri kurmanın mümkün olduğunu gösterdi.
Dinlemedik. Dinlesek de anlamadık. Anlasak da uygulamadık… Hatta yanlışa arka çıktık, destek verdik. Yani risk yönetiminde sınıfta kaldık. Bu yüzden son felakette 50 bine yakın canımızı kaybettik…
Sonrasında kriz yönetimindeki dayanışma ile yaralarımızı sarmaya çalıştık. İş dünyası yaraların sarılmasında en aktif rol oynayanların başında geldi.
Belki de en örgütlü kesim olduğu için yardımlaşmada doğru işlere imza attılar. Deprem sonrası ilk harekete geçen Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu oldu. Çok kısa bir süre içinde bölgedeki oda başkanları ile görüşmeler yapılmış felaketin büyüklüğü konusunda bilgi sahibi olunmuştu.
Hemen yola çıkıldı. Hisarcıklıoğlu’na kısa süre içinde depremin vurduğu kentlerden Adana’nın Sanayi Odası Başkanı Zeki Kıvanç da katıldı. Başka oda başkanları da kısa süre içinde ekibe dahil oldu. Gelemeyenler de lojistik için seferber oldu.
İlk adım ‘ne isteniyorsa yapılmalı’ uygulaması ile atıldı. Sonrasında yaşanabilir, depreme dayanıklı kentlerin kurulması için büyük projenin hayata geçmesi kararı alındı.
Başkan Hisarcıklıoğlu harekete geçerken Nurten Öztürk başkanlığındaki Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kadın Girişimciler Kurulu çoktan bölgedeki başkanlardan ihtiyaç tespiti almıştı.
Çünkü onlar orman yangınları sırasında kriz masası oluşturmuşlardı. Bu masa hemen hareket geçti ve kadın girişimciler deprem yaralarının sarılması için ilk adımları attılar. Özellikle Bölge Başkanı Cevahir Asuman Yazmacı’nın bu konudaki önderliği kayıtlara geçecek boyuttaydı.
Kriz yönetimi ile ilgili ilk adımların ardından bölgedeki isimler de toparlanmış ve yaraların sarılması noktasında görüşlerini aktarmaya başlamıştı bile… En anlamlı açıklamalardan biri Abdulkadir Konukoğlu’dan geldi:
- Felaket çok büyük. Bunun da altından kalkacağız. Elbirliği ile yaralara saracağız. Gaziantep, Adıyaman ve bölge çok kısa sürede birlikte, dayanışma içinde ayağa kalkacak. Bunu kaybettiğimiz hemşerilerimiz için, onların geride bıraktığı yakınları için yapacağız.
Konukoğlu’nun ardından Malatya’nın önde gelen sanayicileri de fabrikaları depremzedelere açmaya başladı. Ahmet Akbalık, Vahap Küçük fabrikaları ile Malatya’nın sıcak yuvası oldular. Koruma Şirketleri Grubu da Hatay’a sahip çıktı.
Tam bu sırada bölgede seyyar mutfaklar açan Türkiye Yemek Sanayicileri Derneği Başkanı Hüseyin Bozdağ harekete geçti. Mutfaklar açtı. Kimseyi gıda konusunda sıkıntıda bırakmayacağız mesajı verdi.
Kriz yönetiminin doğru yapılması için verinin önemli olduğunu çok acı çekerek anladık. Türkiye’nin önemli araştırmacılarından Volkan Kılıç Türkiye’nin afetlerde etkili adımlar atabilmesi için veriye dayalı çalışma yapılması gerektiğinin altını çizdi ve geleceğe yönelik ilk mesajı verdi.
Geleceğe yönelik mesajlardan biri de iş dünyasının tecrübeli isimlerden Mehmet Reis’ten geldi. Şu ifadeleri geleceğe yönelik en önemli mesajdı:
- Biz risk yönetimini iyi yapmalıyız. Risk yönetimi ne kadar iyi olursa kriz yönetiminde daha az zorlanırız. Tarlayı ekerken ilk yaptığımız iş toprak etüdü. Binaları yaparken, kentleri kurarken mutlaka zemin etüdü yapılmalı. Bu konuda artık kararlı olmalıyız.
Aman zemin etüdü yapmadan yeni kentler kurmaya çalışmayalım… Önce zemin etüdü sonra ona uygun yapılaşma… Türkiye’nin bu hakkı var artık. Daha fazla acı çekmek istemiyoruz.