İletişim iki birim arasında olan mesaj ve bilgi alışverişidir. İşletmelerde bazen birimler yani kişi veya kişiler, departman veya departmanlar bu iletişimi sağlıklı yapamadıkları için birçok iş aksar. Birçok işyerinde, başarısızlığın altında çoğu kez bu iletişim kazaları da bir etken olarak yer alır. İşletme yönetimi ile ilgili ilk akla gelen eğitim, sistem, makina, malzeme, kaynak konularında herşey çok iyi olsa bile iletişimde aksamalar fazla ise birçok problem ortaya çıkabilmektedir.
İletişimde ,şekilde görüldüğü gibi mesajı veren bir taraf ve mesajı alan bir taraf vardır. Bazen mesajı veren söylemek istediği şeyi yanlış ifade edebilmektedir. Yani esas söylemek istediği şeyler yerine kendisi de farkında olmadan bambaşka şeyler söyleyebilmektedir. Dolayısıyla karşıdaki mesajı alan kişi söyleneni doğru anlasa bile esas söylenmek istenen şeyi anlamamakta ve iletişim gerçekleşmemektedir. (Durum 1).
Bazen mesajı veren esas söylemek istediğini doğru söylese bile mesajı alan esas verilmek istenen ve anlaması gereken yerine kendi ön yargılarıyla bezenmiş, “kendi işine gelen” kendi istediği yanlış şeyleri anlayabilmektedir. (Durum 2 ).
Hele bir de durum 3’de olduğu gibi mesajı veren söylemek istediğini doğru ifade edemez mesajı alan da önyargılarla bunu kendi istediği gibi anlarsa buna tam bir iletişim cinayeti demek yanlış olmaz.
Doğru iletişim şekilde durum 4’de görüldüğü gibi mesajı verenin söylemek istediğini doğru ifade edebildiği durumda ve mesajı alanın da esas söylenilmek istenen şeyi her türlü önyargıdan uzak olarak doğru algılaması halinde mümkün olabilmektedir.
Bu konudaki kilit kelimenin algılama olduğunu söyleyebiliriz. Algılama sürecinde ise aşağıda maddeler halinde belitmeye çalıştığımız adımlar gerçekleşebilmektedir;
1- İnsanlar objektif olarak derledikleri bilgilerle veya gözlemlenebilir verilerle örneğin karşıdaki insanların sergiledikleri somut ve net konuşma ve davranışlarla karşılaştıklarında bunların bir kısmını adeta görmezden gelirler. Bu gözlem ve bilgilerden adeta işlerine geleni seçerler. Diğerlerini görmezden geldiklerini bazen kendileri bile farkedemeyebilirler.
Örnek:
Objektif gerçekler:
Bizim işyerinde bahçede bile sigara içilmez.
Dünyanın her yerinde, kaliteli ve ciddi firmalarda sigara içilmez.
İçilen sigara içen ya da içmeyen herkes için çok zararlıdır.
Genel Müdür sigara kullanmıyor.
Genel Müdür önceleri sigara kullanıyordu.
Bunlardan seçilenler:
Bizim işyerinde bahçede bile sigara içilmez.
Genel Müdür sigara kullanmıyor.
Genel Müdür önceleri sigara kullanıyordu.
(Diğer iki gerçek görmezden geliniyor)
2- Objektif verilerden işine geleni seçen insanlar bu seçtiklerine kendi eğitim düzeylerine göre, kendi kültür ve kişilikleri açısından bazı anlamlar yüklerler.
Örnek:
Genel müdür kendisi sigara içmediği için bu yasağı uyguluyor.
Köle gibi çalışmamız isteniyor, bir sigara içecek kadar bile fırsat verilmiyor.
3- Bu anlamlara dayanarak, bazı varsayımlar üretirler.
Örnek:
Sigara kullananları işten çıkarmak istiyorlar.
Genel müdürün amacı bizleri huzursuz etmek.
Bence bu yasak sadece benim bu işyerini terk etmem için uygulanıyor.
4- Bu varsayımdan bazı yargılara varırlar. (önyargı) Bunları artık bir gerçek gibi görürler.
Örnek:
Genel müdür kendisini kral zannediyor.
Şirketi babasının çiftliği gibi yönetiyor.
Haksızlıklar yapıyor.
5- Bu önyargılara dayanarak sonuçlar üretir ve bu sonuçları karşısındakilere kabul ettirmeye çalışırlar. Ve çoğu kez yararsız tartışmalara girerler.
Örnek:
Bizim genel müdür çok kötü bir yöneticidir.
Özellikle son zamanlarda televizyonlarda izlediğimiz sonuçsuz tartışmaların temelinde de tanımlamaya çalıştığımız bu algılama sorununun yattığı söylenebilir. Çünkü çoğu zaman cumhuriyet, devlet, laiklik, demokrasi gibi kavramlara herkesin yukarıda belirtilen adımlarla farklı anlamlar yükleyebildiğini izleyebilmekteyiz.
Televizyonlardaki “aydın” denilen insanlar arasında bile kolay kolay çözülemediğini gördüğümüz iletişim ve karşılıklı anlayış konusu, elbette ki en azından değişik eğitim düzeylerindeki insanların sürekli iletişim içinde oldukları işletmeler için de önemli bir sorundur.
Yöneticiler işyerlerinde her kademedeki insanların bir birileriyle doğru iletişim içinde olmalarını sağlamak amacıyla gerekli eğitim ve diğer uygulamaları göz ardı etmemelidirler.Bu konuya gelecek ay devam edeceğiz.