Dostlar bu defaki konumuz Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) hükmünü alan Haksız Rekabet ile ilgili düzenlemelerdir. Öncelikle ifade etmek gerekir ki, işletmelerin yek diğeriyle rekabet etmesi gayet tabii ve kaçınılmazdır. Bu sayede bir taraftan daha kaliteli mal ve hizmet üretilir. Diğer yandan fiyatların düşmesine neden olur ki bu da tüketicilerin ve ilgililerin, dolayısıyla ülkemizin iş dünyasının yararına olur.. .

Rekabet Hakkını ihlal eden davranış biçimleri ikiye ayrılırlar.

A-Rekabet Sınırlamaları

B-Haksız Rekabet

A-Rekabet Sınırlamaları İşletmeler arasındaki rekabeti sınırlayan, engelleyen ya da tamamen ortadan kaldıran ve dolaylı olarak serbest rekabet ortamını bozan her türlü faaliyetlerdir. 4054 Sayılı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun ile bu çeşit davranışlar yasaklanmıştır. Bu Kanun ile rekabetin her türlü sınırlanması sonucunu doğuran her türlü anlaşma, karar ve uygulama ile bir işletmenin piyasadaki hakim durumunu kötüye kullanması yasaklanmış, rekabeti sınırlayan birleşme, devir alınma gibi işlemler Rekabet Kurulunun iznine bağlanmıştır.

B- TTK 54. maddesi uyarınca, haksız rekabet, rakipler arasında veya tedarik edenler ile müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalardır.

Buna göre kişinin kendi çalışmasıyla kazanç elde etmek yerine başkasının çalışmasından izinsiz olarak yararlanması, onları kötülemesi, aldatıcı ad ve işaretler kullanması ve benzeri gibi eylemlerde bulunarak kendi işletmesine üstünlük sağlama çabaları Haksız Rekabeti oluşturur.

Örnekler verecek olursak, başka bir işletmeye ait ürünlerin markaların taklit edilmesi, kendi işletmeleri tarafından üretilen mal ve hizmetlerin diğerlerine ait mal ve hizmetlerden daha kaliteli olduğuna dair reklamlar, tanıtımlar yapılması, kendi üretiminde bulundukları mal ve hizmetlere yönelik bunlar da varmış gibi aldatıcı, ad ve işaretler kullanması gibi eylemlerde bulunulması halinde haksız rekabet ile karşılaşırız.

Haksız rekabet halinde haksız rekabetin tespiti, önlenmesi veya düzeltme davalarında kusur aranmaz. Ancak haksız rekabet nedeniyle Tazminat Davaları açılması halinde kusur sorunlu olup TTK 56/ 1 maddesi bunu gerektirir .

Buna göre haksız rekabetin unsurları;

A) Rakipler ve tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyen davranış ve ticari uygulamalar yapılması,

B) Aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı davranışta bulunulması,

C) Zarar veya zarar görme tehlikesinin ortaya çıkmasıdır.

Kişinin kendi çalışmasıyla kazanç elde etmek yerine, başkasının çalışmalarından izinsiz olarak yararlanması, rakiplerini kötülemesi, aldatıcı ad ve işaretler kullanması gibi davranışlarda bulunarak kendi işletmesine üstünlük sağlama çabaları haksız rekabet niteliği taşır. Haksız rekabetin ortaya çıkması için bu davranışları gerçekleştiren kişilerin kusurlu olmaları gerekmez. Haksız rekabet halleri TTK 55 maddesinde 6 kategoriye ayrılmıştır. Bu kategoriler şunlardır:

  1. Dürüstlük kurallarına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar,
  2. Sözleşmeyi ihlale ve sona erdirmeye yöneltmeler,
  3. Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma,
  4. Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etme,
  5. İş şartlarına uymama,
  6. Dürüstlük kurallarına aykırı işlem ve şartları kullanmadır.

TTK 62 maddesine göre, TTK 55 maddesinde yazılı haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenler, kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler hakkında cezai yaptırım öngörülmüştür. TTK 63. maddesi gereğince de tüzel kişilerin işlemlerini görmesi sırasında bir haksız rekabet fiili işlenirse cezai sorumluluk tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gereken organın üyeleri hakkına uygulanır.

TTK 55/1-a maddesinde “Dürüstlük kurallarına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar” haksız rekabet olarak belirlenmiştir. Bu kategoriye giren haller; kötüleme, başkalarının veya onların mallarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini, iş ürünlerini, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, dürüstlük kuralına aykırı olarak haksız rekabet niteliği taşır. Örneğin: Bir gazeteye verilen röportajda rakip işletmelere ait ürün ya da hizmetlerin kalitesiz olduğunun ifade edilmesi veya haksız rekabet amacına ulaşmak için kötülemekle haksız rekabet eylemi gerçekleştirilmiş olur. Ayrıca, kendisini veya 3. kişiyi rekabette avantajlı duruma getirmek, aldatıcı ad ve işaretler kullanmak, iltibas, aldatıcı karşılaştırmalı reklamlar, göstermeli mal ile müşteri avlamak, saldırgan yöntem kullanmak, gizlemek gibi hallerde TTK 55/1-a bendinde sayılan hallerdendir.

TTK m.55/1-a,5 bendine göre de kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak biçimde, başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak da, uygulamada haksız rekabetin sıkça karşılaşılan görünüm şekillerinden birini oluşturur. Örneğin: kendi ürünü ile ilgili herkesinkinden daha ucuz daha kaliteli gibi ifadeler kullanılması haksız rekabet oluşturur.

Bir de TBK’da zaman zaman rastladığımız konumuz ile dolaylı da bağlantılı haller vardır. Bunlar TBK’da mevcut Hizmet sözleşmesinin Rekabet yasağına aykırı hareket nedeniyle oluşan alacağın ödenmesine ilişkin alacak davasıdır.

TBK’da mevcut ilgili düzenlemeler aşağıdaki gibidir.

1- Koşulları

T.B.K. MADDE 444 - Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.

Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.

2- Sınırlandırılması

T.B.K. MADDE 445 - Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.

Hakim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.

Borçlar Kanunu’nun 444. maddesinde düzenlenen rekabet yasağı asli yükümlülük doğuran bir sözleşme olmayıp; iş akdine bağlı olarak fer'i nitelikte bir yükümlülük doğurmaktadır. İş ilişkilerinden doğan rekabet yasağının düzenlenmesinin dayanağı iş ilişkisidir. Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini ve rekabet özgürlüğünü sınırlandırır.

Rekabet yasağının koşulları aşağıdaki gibidir. ;

A-işçi ile işveren arasında rekabet yasağı anlaşması bulunmalı, bu anlaşma ile işçi hizmet akdinin sona ermesinden sonra işveren ile rekabet etmeme yükümlülüğünü üstlenmeli, buna bağlı olarak kendi hesabına işverene rakip bir işletme açmaktan, başka bir işletmede çalışmaktan ya da bunların dışında rakip bir işletme ile bir menfaat ilişkisine girmekten kaçınmayı üstlenmesi gerekir.

B-Rekabet yasağı hükmünün bağlayıcı ve geçerli olması için, işverenle olan hizmet ilişkisinin işçiye, müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlamalıdır. Ayrıca bu bilgilerin kullanılması, işverene önemli ölçüde zarar verebilecek nitelikte olmalıdır. Keza rekabet yasağı kaydının işçinin edindiği müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinip bunları kullanma ihtimali içerisinde işverene vereceği önemli zarar arasında uygun nedensellik bağı bulunmalıdır.

C-İşçi fiil ehliyetine sahip olmalı ve rekabet yasağı anlaşması yazılı şekilde yapılmalıdır.

Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez. Süresi iki yılı aşamaz. Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür.

Söz konusu sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan TBK'nın 445. maddesine göre mutlak ve genel nitelikteki coğrafi olarak sınır belirtmeyen rekabet yasağı şartları geçerli olmaz. İşçi, yasağın kendi iktisadi geleceğini tehlikeye soktuğu savunmasında bulunabilir. Hakim de bu hususu dava dosyasından anlayabildiği takdirde re’sen göz önünde bulundurabilir.

T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin, Esas No: 2009/3417, Karar No : 2011/2307, 03.02.2011 Karar Tarihli kararında belirtildiği gibi, Borçlar Kanunu’nun 348. maddesinde, iş sahibinin müşterilerini tanımak veya islerinin esrarına nüfuz etmek hususlarında isçiye müsait olan bir hizmet akdinde her iki taraf, akdin yapamamasını ve rakip bir müessesede çalışamamasını ve böyle bir müessesede şerik veya sair sıfatla alakadar olamamasını, şart edebilirler. Rekabet memnuiyetine dair olan şart, ancak isçinin müşterileri tanımasından ve esrara nüfuzundan istifade ederek iş sahibine hissolunacak derecede bir zarar husulüne sebebiyet verebilecek ise, caizdir> şeklinde kurallara yer verilerek rekabet yasağının esasları düzenlenmiştir. Buna göre isçinin, işverenle ilişkide olan müşterileri tanıması ve görülmekte olan işin bütün ayrıntılarına ulaşabilmesi imkanının olduğu hallerde, iş sözleşmesinin sona ermesinin ardından işverenle rekabet oluşturacak şekilde kendi namına iş yapmaması, rakip bir firmada ortak olamaması ya da iş sözleşmesiyle çalışmaması seklinde şart içeren sözleşmeler yapabileceklerdir. Borçlar Kanunu’nun ilgili hükmünde ikinci cümlede ise rekabet yasağının kapsamı sınırlandırılmış ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olmadığı durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olacağı hükme bağlanmıştır.

Borçlar Kanunu’nun ilgili maddesinde ise, rekabet yasağının isçinin iktisadi geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve isin türü bakımından duruma göre sınırlandırılması gerektiği ifade edilmiştir. Buna göre süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılmış olmadıkça rekabet yasağı geçerli olmayacaktır. Sınırlamaların işin ve hatta isçinin niteliğine göre belirlenmesi gerekir.

Dairemizce, Türkiye sınırları içinde rekabet etmeme yönünden öngörülen düzenlemelere geçerlilik tanınmamıştır. Ancak yabancı uyruklu olup çalışma hayatının çoğunu Türkiye dışında geçirmiş bir işçi bakımından rekabet yasağının ülke sınırları ile belirlenmesi mümkün olabilecektir. Yine, il sınırları ya da belli bir bölge ile sınırlandırma işin niteliğine göre yerinde görülebilir. Süre konusunda da en fazla bir ya da birkaç yılı asmayacak şekilde rekabet yasağı öngörülebilir. Aksi durum işçinin ekonomik anlamda yıkımına neden olabilecektir.

Rekabet yasağının işverene ait işlerden hangisi ya da hangileri ile sınırlandırıldığı net biçimde belirlenmelidir. Özellikle şirketlerin ticaret siciline kayıt sırasında faaliyet alanlarının geniş tutulduğu ülkemizde isçinin bütün alanlarda çalışmasının sınırlandırılması mümkün olmaz. İşçinin işverene ait işyerinde yapmakta olduğu işle doğrudan ilgili ve işverenin asıl faaliyet alanına giren işler bakımından böyle bir sınırlama getirilmelidir.

Rekabet yasağının ihlaline bağlı taraflarca kararlaştırılmış olan belli bir ödemeyi öngören yaptırım, niteliği itibarıyla bir cezai şart hükmüdür. Böyle olunca Borçlar Kanunu’nun 161/son maddesi hükmü gereğince fahiş olan cezai şartın hakim tarafından indirilmesi gerekir (Yargıtay 9. HD.02.05.2008 gün 2007/17815 E, 2008/11014 K).

Davalının iş yerinden ayrıldığı 22.05.2015 tarihinden ibaren Özel Şartlar” bölümünde; işçinin kendi isteği ile iş akdini fesih etmesi durumunda ayrılış tarihinden itibaren 5 yıl süre ile aynı iş kolunda başka bir şirkette çalışamayacağını yazılı olarak kabul ettiği anlaşılsa, işçinin çalıştığı şirket ile iş akdini feshettiği şirket ayni iş kolunda faaliyet gösterse bile, eski işverenin müşterilerine satış yapılmış olsa da üretim ve iş sırlarının, bilgi veya belgelerin ticarî sır, müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerini dokümanları kullandığına işçi tarafından çalıştığı şirkete bu tür bilgilerin verildiğine dair bilgi bulunmaması işçinin sıfat veya görevi, meslek veya sanatı gereği vakıf olduğu ticarî sır, müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri yetkisiz kişilere veren veya ifşa eden kişi, durumu da kanıtlanamaması durumunda bu bilgi veya belgelerin, hukuka aykırı yolla elde eden kişiler tarafından yetkisiz kişilere verilmesi veya ifşa edilmesi hâli de kanıtlanabilmiş halinde halen yürürlükte olan 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 445 maddesine göre coğrafi olarak sınır belirtmeyen genel nitelikteki rekabet yasağı sözleşmesi geçersizdir.
 

Bütün bu açıklamalarımın değerlendirilip takdiri çok değerli işletme sahiplerine aittir.

Saygılarımla

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner116

banner115

banner114

banner111

banner110