Öne Çıkanlar KOSGEB BAŞKANI Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu Proje bazlı teşvikler TEKİRDAĞ İSTİHDAM FUARI 2018 Asaf Savaş Akat Global Sanayici

Bom Dia Lizbon!

DR. HİLAL ÜNALMIŞ

Günümüz müfredatında var mıdır emin değilim ama ben ilkokul öğrencisiyken 4. sınıfta ‘Coğrafi Keşifler’ konusunu işlemiştik. Yeni kıtaların keşfi konusu çok ilgimi çekmiş ve kaşiflerin hayatlarını bile ansiklopediden okumuştum. Babam denizaltıcı olduğu için zaten hep deniz kıyısı yerlerde yaşıyorduk ve deniz benim hayatımda vardı. Babamın Amerika Birleşik Devletleri'nden denizaltı alıp Türkiye'ye getiren ekipte olması, koca okyanusu denizaltı ile geçmiş olması bana heyecan verirdi. Tabii o zaman çocuktum yüzyıllar önce okyanusların aşılıp kıtalar bulunmasının insanlığa “soykırım, sömürgecilik, kölecilik, emperyalizm” gibi akımları getirdiğini tam değerlendiremiyordum.

Portekiz'e giderken aklıma bunlar geldi. Bugün okyanus kokulu bir kentte yaşamak güzel bir duyguydu bana göre. Haydi gelin Portekiz başkenti Lizbon'da bana eşlik edin, beraber dolaşalım. Biraz tarih, biraz coğrafya, biraz günümüz turizmi, biraz müze diyelim... Kulağımızda Fado diye aldandırılan Portekiz müziğinin içli melodileri, “Ola Lizbon” diye Lizbon'u selamlayalım.

İstanbul'dan tam 5 saat süren uçak yolculuğu ile General Humberto Delgado'nun adı verilmiş havaalanına indim.

OLA LİZBON

Lizbon aynı İstanbul gibi 7 tepeli bir şehir. Yüzyıllardır ayakta olan Lizbon'un tarihi dar sokaklarında kaybolmanın çok keyif verici bir duygu olduğunu düşünüyorum. Bir şehri tanımak için en iyi yol işte bu... “Portekizce biliyor musunuz?” derseniz “Hayır bilmiyorum ama Brezilya'ya gittiğim zaman öğrendiğim birkaç önemli kelime ve cümle var. “Portekizce ve Brezilya'nın alakasını kuramazsanız hatırlatayım Latin Amerika'nın en geniş ülkesi Brezilya bir zamanlar Portekiz'in sömürgesiydi. Bugün o topraklarda 216 milyon insan Portekizce konuşuyor. Sadece orada değil Afrika'da ve Asya'da daha önce Portekiz kolonisi olan, bugün bağımsız 8 ülkede de Portekizce konuşuluyor. Hatta bir Portekizce Konuşanlar Birliği kurmuşlar.

Portekiz bütün bunları okyanus kıyısında bir ülke olmasına, okyanus ötesine gitmeye istekli denizcilerinin, kaşiflerinin olmasına borçlu...

400 YIL MÜSLÜMANLAR YÖNETTİ

Tarih boyunca çeşitli uygarlıkların yaşadığı bu coğrafyada 400 yıl kadar Müslümanlarca yönetilen Endülüs Emevi Devleti hüküm sürmüştü. O dönemde 3 dinden insanların da yaşadığı bu topraklar Hristiyanların Arapları yenmesinden sonra ağır katliamlar görmüş.

1910'da monarşiye son verilmiş ve sonraki diktatörlük yılları derken 1974'te Karanfil Devrimi ile demokrasiye geçilmiş.

Bugün dünyanın yeni düzeninde Portekiz, Avrupa'nın güneyinde Atlas Okyanusu kıyısında 10 milyonu biraz aşan nüfusu ile 92.090 Km karelik küçük bir devlet. NATO'ya ve AB'ye üye...

Portekiz bayrağında yer alan kırmızı renk, bağımsızlıkları için verilen mücadeleyi simgelemekteymiş. Bayrakta bulunan yeşil renk ise ülkenin refahını anlatmaktaymış. İki rengin arasında da yüzyıllardır kullanılan arma yer alıyor.

GUTERRES

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Manuel de Oliveira Guterres'in de Portekizli olduğunu unutmayalım. Üniversitede fizik eğitimi alan ve bir süre akademisyen olarak çalışan Guterres, Portekiz başbakanlığı, Sosyalist Enternasyonal Başkanlığı, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Başkanlığı görevlerini yürüttü. Halen 75 yaşında olan Guterres BM'in 9. genel sekreteri...

LİZBON’U GEZİYORUZ

Lizbon’un en büyük ve ikonik meydanı “Terreiro do Paço” olarak da adlandırılan “Praça do Comercio” (Ticaret Meydanı). Bu meydanda 1755 yılında meydana gelen büyük depremde yıkılan Riberia Sarayı bulunuyormuş. Günümüzde ise Tejo Nehri’ne açılan meydanda King Jose I’in heykeli ve bir ucunda Arco da Rua Augusta (Zafer Takı) yer alıyor. Ticaret Meydanı deniliyor çünkü tarih boyunca bu alanda ticaret yapılmış. Denizaşırı seferlerden gelen gemilerin malları burada satılmış. Hatta bugün üzüntü ile karşılasak da köle ticareti bile bu meydanda yapılırmış...

SARI TRAMVAY

Lizbon kendi nüfusu açısından çok kalabalık bir kent değil ama turisti bol. Turistlerin çok sevdiği 2 araç var ki ikisi de hoş. Biri link yapan sarı tramvay diğeri asansör...

Sao Jorge Kalesi Lizbon’un muhteşem manzarasını tepeden izleyebileceğiniz bir konumda. Geçmişi 6. yüzyıla kadar uzanan kale, Romalılar, Vizigotlar ve Araplar tarafından kullanılmış, 1255 yılında ise kraliyet sarayına dönüştürülmüş. 1940 yılında yenileme çalışmaları yapılan ve şehrin en çok turist çeken noktası olan kalenin girişinde uzun bir ziyaretçi sırası olsa da göreceğiniz manzara için beklemeye değer.

Belli bir noktaya kadar kaleye çıkmak ya da Lizbon’daki en büyük ve ihtişamlı kilise olan Santa Maria Marior (Se Katedrali)’ne gitmek için şehrin sembollerinden biri olan 28 numaralı tramvayı kullanabilirsiniz. Şansım varmış ki ben de tramvaya binebildim. Hoş bir şehir gezisi yapmış oldum.

ASANSÖRDEN KENT MANZARASI

Lizbon oldukça yokuşlu bir şehir olduğu için Elevador da Bica, Ascensor da Gloria gibi kısa mesafeli aşağıdan yukarı sokaklara taşıyan asansör ve fünikülerler var. Bunlardan biri Baixa bölgesinde bulunan Elevador de Santa Justa, hem estetik görüntüsü hem şehri tepeden görme imkanı sağlamasından dolayı oldukça ilgi görüyor.

Kentte “Miradouro” denen pek çok manzara terası bulunuyor. Teraslar özellikle gün batımlarında yiyecek- içeceklerini alıp manzara izlemeye gelenlerle doluyor.

Etrafında Carmo Rahibe Manastırı ve Carmo Kilisesi bulunan Rossio Meydanı, Orta Çağ döneminden beri şehir merkezi olarak kullanılıyor. Baixa bölgesinde şehrin tam göbeğinde bulunan bu meydan önemli kutlamalara, eylemlere ve etkileyici yapılara ev sahipliği yapıyor.

TEJO NEHRİ VE KÖPRÜLERİ

İspanya topraklarında doğup Portekiz kıyısında okyanusa dökülen Tejo Nehri Lizbon için önemli. Şu anda üzerinde turistler için tekne gezileri yapılıyor ama tabii sadece bu değil... Portekizli kaşif Vasco de Gama adına 1998 yılında açılmış köprü de önemli. Gama'nın Portekiz'den çıkıp deniz yolu ile Hindistan'a gidişinin 500. yılında açılmış. İstanbul Boğazı üzerindeki köprüler ile aynı model olan bu köprü Avrupa'nın en uzun köprülerinden biri... Viyadükleri ve yan yolları ile 17 km'yi geçiyor. Arkama köprüyü ve Tejo Nehrini alıp bir fotoğraf çektirmek istedim.

Bu asma köprülerin en meşhuru San Fransisco'daki ama dünyada birkaç tane daha var. Ben İskoçya'da da görmüştüm. Tejo Nehri üzerine kurulu 25 Nisan Köprüsü San Francisco’da bulunan Golden Gate Köprüsü’ne benzerliği nedeniyle Golden Gate’in ikiz kardeşi olarak anılıyor. 1962 yılında yapımına başlanan köprüye başta diktatör lider António de Oliveira Salazar’ın adı verilmiş, ancak 25 Nisan 1974 yılında Portekiz’de ortaya çıkan karanfil devriminden sonra adı ‘25 Nisan Köprüsü’ olarak değiştirilmiş.

Köprünün bir ayağının kıyısında görünen, kollarını Lizbon şehrine açmış şekilde tasvir edilmiş İsa heykeli, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Portekiz’in kurtuluşu adına 1959’da inşa edilmiş.

FADO

Portekiz halk müziği Fado, deniz seferine çıkan ve geri dönmeyen eşler için yakılan bir tür ağıt.

Keder, hüzün, özlem ve aşkı anlatan Fadoyu başta Bairro Alto bölgesi olmak üzere çok sayıda lokalde, turistik restoranda yemek eşliğinde dinleyebilirsiniz. 2011 yılında İnsanlığın Kültür Mirası ilan edilince üst sınıf insanlar da dinlemeye başlamış. Bitkin düşmüş bir ruh halini anlatan fadolar dinleyenin ruhunu da birkaç şarkıdan sonra yoruyor. Amelia Rodrigues adlı şarkıcı en meşhur Fado şarkıcısıydı...

KÜLTÜR MERKEZLERİ - ÜNİVERSİTELER

Geçmişte boğa güreşlerinin yapıldığı Campo Pequeno günümüzde konser ve sanat gösterilerine ev sahipliği yapıyor.


Birçok müze ve sanat galerisine ev sahipliği yapan Lizbon’da dünyaca ünlü Gülbenkian Müzesi, Lizbon Müzesi ve Ulusal Sanat Müzesi, şehrin kültürel mirasını sergiliyor.

Çok geniş bir bahçe içerisinde yer alan Calouste Gulbenkian Müzesi, mimarlar Ruy Jervis d’Athouguia, Pedro Cid ve Alberto Pessoa tarafından Calouste Sarkis Gulbenkian’in yaklaşık 6.000 parçalık özel koleksiyonunu barındıracak şekilde tasarlanmış.

Lizbon'da biri teknik üniversite olmak üzere 4 tane üniversite bulunduğunu da öğrendim. Onları ziyaret edemedim ama bilimsel kongrelerin düzenlendiği Culturgest'e gittim. Dünya Sağlık Örgütü'nün düzenlediği bir sağlık zirvesine rast geldim.

OKYANUS AKVARYUMU

Biliyorsunuz İstanbul'da Florya'da bir akvaryum var ve 17.000 deniz canlısını barındırıyor. Yazımın başında dedim ya deniz benim hayatımda hep var. Okyanus Akvaryumunu duyunca heyecanla bilet aldım. İstanbul akvaryumunun çok ötesinde deniz canlıları göreceğimi umdum ama pek öyle olmadı. Tabii hoş ama adının başında Okyanus olunca benim beklentim yüksekti. Yine de Avrupa'nın en büyük akvaryumunu görmüş oldum.

BELEM

Lizbon’un batısında kıyı şeridinde yer alan Belem bölgesi ziyaret edilmesi gereken yerlerden.

Torre de Belem (Belem Kulesi) Portekiz Kralı I. Manuel döneminde mimar ve heykeltıraş Francisco de Arruda tarafından 1514-1520 yılları arasında inşa edilmiş. 4 kattan oluşan kule şehri koruma amacı ile inşa edilmiş ve Portekizli kaşifler için bir sığınak olarak kullanılmış.
 

Belem Kulesi ile birlikte Unesco Kültür Mirası kapsamında bulunan Mosteiro dos Jerónimos (Jeronimos Manastırı)’nın yapımına 1501 yılında başlanmış ve 70 yıl sürmüş. Yapımında kaşiflerin keşiflerde elde ettikleri ganimetlerin kullanıldığı söylenen manastır gotik mimari tarzda inşa edilmiş. 32 metre yükseklikte ve 12 metre genişliğindeki manastırın hem dış hem de iç cephe işlemeleri kendine hayrına bırakıyor. Manastırın içinde pek çok Portekiz kral ve kraliçesinin yanı sıra Vasco De Gama ve ünlü Portekizli şair Fernando Pesoa’nın da mezarı bulunuyor.

KAŞİFLER ANITI

Padrao dos Descobrimentos (Kâşifler Anıtı) 1960 yılında Prens Henrique el Navegante’nin ölümünün 500. yılı anısına yaptırılmış. Yelkenli bir gemiye benzeyen 50 metre yükseklikteki anıtta Prens Henry the Navigator ile keşiflere katkıda bulunan Bartolomeu Dias, Macellan ve Vasco Da Gama gibi ünlü denizcilerin heykelleri yer alıyor.

Belem dönüşünde zamanında eski bir kumaş fabrikası olan şimdiyse sanat ve eğlence merkezine dönüştürülmüş, içerisinde vintage mağazalar, galeriler, yeme-içme mekanları yer alan LXFactory’e uğrayabilirsiniz.

HEDİYELİK SARDALYA KONSERVESİ

Pek çok restoran, kafe ve alışveriş yapılabilecek mağazaya ev sahipliği yapan Baixa/Chiado bölgesinde birbirinden lezzetli deniz ürünlerini tadabilirsiniz. Portekizin meşhur Morina balığının yanı sıra konserve balıklar da oldukça fazla tüketiliyormuş. Boydan boya okyanus kıyısındaki bir yerde neden konserve balık yenilir diye düşünebilirsiniz. Kulağa enteresan gelse de birbirinden dikkat çekici konservelerin yer aldığı konsept mağazalardan yakınlarınıza hediye olarak konserve sardalya getirebilirsiniz. Ben aldım, küçücük bir konserveye 10 Euro ödedim. Okyanus kıyısı olunca tabii deniz ürünleri bol ama yaşamda Arap etkisi silinse de Arap mutfağının etkisi biraz devam ediyor.

Mutfak denilince Portekiz’in meşhur tatlısı Pastais de Belem'i tatmadan geçmek olmaz. Reçetesi bir sır gibi saklanan Pastais de Belem'i dışı milföy, içi krema diye tarif edebiliriz ancak tadını anlatmak mümkün değil, yemek gerek... Pastane önünde bekleyenlerin oluşturduğu kuyruktan da gözünüz korkmasın, ister içeride bir kahve eşliğinde oturun, ister al-götür şeklinde sipariş verin ama mutlaka deneyin. Ben tatlı seven bir insan olduğum için bu tür tatları hiç atlamıyorum.

Hediyelik denilince de sarı tramvayların süslediği minik magnetler en yaygını...

“EU TE AMO LIZBON”

Her gezinin bir sonu var tabii... Artık İstanbul'a geri dönme zamanı geldi. Her sabah kalkıp Lizbon'a “Bom Dia” diyordum. Şimdi “Adeus” diyerek ayrılıyorum ama “Eu te amo Lizbon” cümlesini de ekliyorum. Yani “Seni seviyorum Lizbon”.

Valizimde koleksiyonuma eklenen yeni Lizbon fincanım, telefonumda fotoğraflarım ve hoş anılarım...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner116

banner115

banner114

banner111

banner110