●EĞİTİME KİMLER KATILMALIDIR?
Eğitimlere “İhtiyacı olan” herkes katılmalıdır. Burada esas önemli olan konu ihtiyacın doğru belirlenmesidir. Toplam Kalite Yönetimi (TKY) felsefesine göre eğitim ihtiyacı, çalışanların performans değerleme sonuçlarından, kariyer görüşmeleri sonuçlarından, çalışanların memnuniyeti anketlerinden, yöneticilerin işbaşında gözlem yoluyla edindikleri bilgilerden yararlanılarak belirlenir. Bunun yanında psikometrik testler, çeşitli anket ve sınavlar gibi bilimsel yöntemlerden de yararlanılmalıdır. Bu noktadaki esas amaç “doğru insana doğru eğitimin” verilmesidir. Bütün bu çalışmalar işletmenin beyaz yakalı ,mavi yakalı her kademedeki bütün çalışanları için düşünülmelidir.
Bu çalışmalar sonucu 3 aylık, 6 aylık ya da yıllık olarak hangi eğitimi, kimlerin, ne zaman alacağının açıkça belirtildiği bir eğitim planı yapılmalıdır. Gerektiğinde revize edilebilen bu plan mutlaka eğitim zamanından önce hazır olmalıdır. Ayrıca unutulmaması gereken bir konu da “eğitimde gönüllülük” konusudur. İhtiyacı olsa bile istemediği halde bir kişinin eğitime gönderilmesi eğitimin amacına ulaşmasına engel olabilir.
●EĞİTİMİN AMACI BELİRLENMELİDİR!
Gerek eğitimleri planlarken, gerek katılacak kişileri seçerken, gerekse alınacak eğitimleri ya da nereden alınacağını seçerken eğitime katılacak kişilerin bu eğitimden ne kazanacağı sorgulanmalıdır. Verilen eğitim katılanlarda “Davranış değişikliği” yaratmalıdır. Bu konu eğitim ihtiyacının belirlenmesinde de baz alınacak ana unsurlardan biridir. Eğitim sonrası çalışanların davranışı elbette ki öncelikle yaptıkları işe ilişkin olarak değişmelidir. Ama Toplam Kalite Yönetimi felsefesine göre eğitim buna ek olarak kişinin kendi kişisel kalitesine, yaşam anlayışına, dünyaya ve çevreye bakış açısına ve hatta ailesi içindeki davranışlarına da etki etmelidir.
●EĞİTİM NEREDEN, KİMDEN ALINMALIDIR?
Yaklaşım olarak ele alacak olursak, eğitimi en yararlı şekilde verebilecek kişi çalışanın ilgili yöneticisidir. Bazen en iyi eğitimciler bile, değindikleri konuların ilgili kurumlardaki önem derecesini, yayılım alanını, hatta o kurumlar için doğruluğunu oraların yöneticileri kadar bilmeyebilirler. Oysa yöneticiler ihtiyaç duyulan bilgileri önce kendileri öğrenir, kendi şirketlerinin gerçeklerinden süzerek, çalışanlarını eğittiklerinde çok daha yararlı olabilirler. “Her yönetici aynı zamanda iyi bir eğitimci olmalıdır.” Ancak her yöneticinin eğitim vermesi , her konuda ve her zaman mümkün olmayabilir. Bu durumda da doğru eğitimciyi bulmak çok büyük önem taşımaktadır. Çünkü çok iyi biliniyor ki “bilmek ayrı şey, öğretmek ayrı şeydir.” Örneğin yapılan bir araştırmada 45 dakikalık bir eğitim sonunda dinleyicilerin kültür seviyesi ne olursa olsun ilk bir saat içinde eğitimcinin anlattıklarının yüzde 90’ını hatırladıkları, 24 saat sonra ise ancak yüzde 10’unu hatırlayabildikleri tespit edilmiştir. Bu durumda eğitimci o “yüzde 10’u” iyi seçmeli ve eğitim sırasında onu sık sık tekrarlayarak, akılda kalacakların arasına sokmayı başarmalıdır. Bu konuda değinmek istediğim bir önemli konu da yabancı eğitimciler ve özellikle yabancı “GURU” lar. Eğitim de aktarılan bilgiler her ne kadar evrensel olsa da her ülkenin hatta her işletmenin sosyo ekonomik gerçekleri, kültürleri, anlayışları farklı olabilir. Bu farkları ihmal eden yabancı eğitimciler bu nedenle eğitimin amacına ulaşmasını sağlayamayabilirler. Hatta bazen böyle eğitimlerin işletmeye yarar yerine zararı bile olabilir.
●EĞİTİMDE TKY’YE GÖRE YAYILIM
Yukarıda 3 başlık altında toplanılan yaklaşımın organizasyondaki yayılımı da çok önemlidir. Kuruluşlarda yapılabilecek önemli yanlışlıklardan biri de eğitimlerin sadece “beyaz yakalı” denilen yönetici, mühendis ya da teknisyenlere verilmesidir. Oysa Toplam Kalite Yönetimi felsefesinde eğitim de tüm çalışanlara yönelik olmalıdır. Tezgahın başında asıl işi yapan “mavi yakalı” denilen çalışanlar eğitimden yoksun bırakıldığında, onların üstündekiler ne kadar eğitilirse eğitilsin istenilen düzeyde başarıyı yakalamak zor olabilir. “Japon mucizesi” denilen Japonların 1950- 1970 yılları arasında gerçekleştirdikleri mucizede, mühendis ve teknisyenlerin yaptığı büyük adımlı “geliştirme”ler yanında, eğitilmiş mavi yakalıların kalite çemberleriyle gerçekleştirdikleri küçük adımlı “iyileştirme”ler çok daha büyük etken olmuştur.
Gelecek ayki yazımızda “ÇALIŞANLARIN TANINMASI VE TAKDİR EDİLMESİ” konusuna değineceğiz.