GİRAY DUDA
Son yıllarda arka arkaya gelen ekonomik sıkıntılarla boğuşan ve yeni Pazar arayışına giren Türk iş insanları, Afrika seçeneğini ciddi biçimde ele almaya başladı. Ekonomi yönetiminin ve bakanlıkların da sıcak gündemine giren, değişip güçlenen bu kıta ve yıldızı parlayan ülkeleri hakkında Türkiye çapında konferanslar veren TMG Mermercilik Yönetim Kurulu Başkanı Zuhal Mansfield ile konuştuk.
- Sayın Zuhal Mansfield, siz Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda (DEİK) Türkiye- Afrika İş Konseyleri Koordinatör Yardımcılığı yaptınız. Bu nedenle Afrika’yı iyi tanıyan bir kişi olarak sizden bu kıta hakkında bilgi almak istiyoruz.
- Evet, DEİK Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Yardımcılığı ve üç dönem, yani altı yıl boyunca da Türkiye-Mısır İş Konseyi Başkanlığı yaptım. Bu dönemler, Mısır’ın çalkantılı yıllarına denk geldi. Ben, Hüsnü Mübarek, Muhammed Mursi ve Abdülfettah Es Sisi ile eş zamanlı olarak çalıştım. Öyle bir dönemde görevdeydim. Aynı zamanda Arap Baharı dönemini yakından izledim. Arap Baharı dönemi de dahil olmak toplam 6 yıllık süre içerisinde 27.5 milyar dolarlık diş ticaret hacmi yakaladık.
Bu rakam elbette çok ciddi büyüklüktedir. Bir çok projeyi hayata geçirme fırsatı bulduk. Ro Ro projesi de bunlardan birisidir. Suriye kapıları kapatınca, TIR’larımızın tekerlek dönme hakkını alıp, Suudi Arabistan’da Ro Ro taşımacılığı ile kesintisiz ihracat yaptık. O dönemlerde büyük başarılara imza attığımızı düşünüyorum.
BOTSVANA’DA ALTIN MADENCİLİĞİ YAPTIM
- Sizin madencilik ile olan yakınlığınız nereden ileri geliyor? Ne zaman bu işe başladınız?
- Yurtdışında önce İsveç’e gittim. Daha sonra Afrika’da 2.5 yıl Botsvana’da yaşadım. Oradaki madenlerde çalıştım. Benim madenciliğim oradan geliyor. Altın madenlerinden altının çıkarılması, ayrıştırılması ve dünya pazarlarına sunulması işlerinde görev yaptım. Ayrıca elmas madeninde de çalıştım.
Daha sonra Avustralya’da yine altın üzerinde çalışmalarda bulundum ve eğitimimin geri kalan kısmını orada tamamladım. Orada da bir çok işlere ve ilklere imza attım. Ardından Çin’e geçip tam 11 yıl bu ülkede çalıştım.
Türkiye’ye geri döndüğümde de edindiğim bilgiyi değerlendirmek, paylaşmak adına sivil toplum kuruluşlarında mümkün olduğunca yer aldım. Türkiye için Çin’de mermer pazarını kurdum. Önceleri al sat yapıyordum. Şimdi ise Türkiye’de mermer üretimi yapan bir yatırımcıyım.
- Kendinize üretim merkezi olarak Bilecik’i seçtiniz…
- Evet, çünkü mermer ocağımız orada. Mermeri işleyen fabrikamız da Bilecik’te.
MENA BÖLGESİNE İHRACAT YAPIYORUZ
- Afrika’ya dönük ihracat –ithalat faaliyetleriniz sürüyor mu?
- Hayır, ama MENA Bölgesi dediğimiz Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki ülkelerin pek çoğuna ihracat yapıyoruz. Kuzey Afrika’daki Arap ülkeleriyle yakın ticari ilişkiler içindeyiz. Kimilerinde zaman zaman sorunlar, krizler ortaya çıkıyor. Libya’da biraz sıkıntılar vardı ama onlar da geride kaldı ve rahatladık şimdi. İhracata devam edebiliyoruz.
BEN HERKESİ AFRİKA’YA ÇAĞIRIYORUM
- Afrika’nın tümünü düşünecek olursak dev bir pazar ile karşı karşıyayız. Kuzeydeki Arap ülkeleri bölgesi, Sahra Altı, Orta Afrika ve Güney Afrika gibi ele alınacak bir çok yer ve onlarca ülke söz konusu. Sizce Afrika’yı ele alırken neresinden başlamak gerekir?
- Afrika’yı bir bütün olarak ele almak doğal olarak yanlış olur. Kuzey Afrika ile Batı Afrika arasında, Güney Afrika ile Doğu Afrika arasında çok ciddi ekonomik ve yönetim farklılıkları var. Ama bir gerçek var ki Afrika geleceğin çok ciddi bir pazarı. Kim ne derse desin ben Afrika demeye devam edeceğim. Bunu her yerde de söylüyorum zaten. Afrika artık hem Kıta Afrika’sıyla, Sahra altı Afrika’sıyla hem de diğer ülkelerle yaptığı serbest ticaret anlaşmalarıyla gittikçe daha cazip hale geliyor.
Ben Afrika ayağa kalkıyor diyorum. Bunu söylerken sadece ekonomik kalkınmayı kastetmiyorum. Orada çok ciddi inşaat olanakları var. Altyapı ve üstyapı yatırımları her ülke için gerekli. Hastanesinden okuluna, toplu konutlarına kadar yapacak o kadar çok şey var ki. Sonuçta yeni hapishaneler yapılması bile bu ülkelerde ihtiyaç durumunda. Bunları birilerinin yapması gerekiyor. Bunlara da talip olmak bence Türk iş dünyası için fevkalade önemli. Özellikle daralan ekonomide, daralan pazarlarda Afrika’yı bir fırsat olarak görüyorum. Hala, Afrika bizim için önemli bir fırsat durumunda.
YATIRIMCI İÇ KARGAŞA İLE İLGİLENMEZ
- Afrika’da geçtiğimiz on yıllarda bize ulaşan en önemli olaylar yüzlerce kişinin katledildiği iç savaşlardı. Daha yakına geldiğimizde de Arap Baharı kuzeydeki ülkeleri yakaladı ve buralarda da büyük kargaşa ve kaos yaşandı. Libya’da iç savaş tarzında bir kargaşa var. Diğerleri ise muhtemelen tam olarak oturmadı. Bu açıdan kıta çapında bir rahatlık olduğunu söyleyebilir miyiz?
- Kıta güvenliği ve oralarda barışın nasıl sağlanacağı bizim işimiz değil. Afrika bu konuyu düşünüyor ve çeşitli biçimde çözümlere ulaşacak.
2 MİLYAR İNSANIN İHTİYACINI DÜŞÜNÜN
- Yatırımcıları böylesi ortamlar rahatsız etmez mi?
- Türkiye için biz de yatırımcılar bekliyoruz. Ama yıllardır güneyimizde ve doğumuzda, Irak’ta ve Suriye’de büyük savaşlar yaşandı ve biz de çeşitli biçimlerde olumsuz etkilendik bu gelişmelerden. Ama yabancı sermayeyi bekliyoruz ve geleceğine inanıyoruz.
Ticaret bu tür şeyleri göz ardı etmez ama birinci önceliği de değildir. Çünkü biliriz ki standartları oturmuş, gelişmiş ülkelerde yatırımcı olmak zordur. Oralarda fırsat yaratmak da zordur. Biz 80 milyonluk pazarla nasıl bir fırsat sunuyorsak 2050 yılında 2 milyar nüfusu olacak bir Afrika’yı göz ardı etmemiz bence ticari açıdan çok mantıklı değil. 2 milyar insanın yemesi, giymesi, konaklamasından başlarsak sayabileceğimiz sayısız gereksinmesi olduğunu görürüz. Bunların mutlaka giderilmesi gerekiyor. Burada siz olmazsanız bir başkası olur. Diğer yarısının boş kalmayacağını ve hemen doldurulacağını biliyorum, bundan eminim. Bu nedenle, bizim bir an önce yapılanmaya başlamamız gerektiğine inanıyorum.
Bunun için de zaten Afrika iş konseyleri, sanayi ve ticaret odaları ve TOBB çok ciddi çalışmalar gerçekleştiriyorlar. Sık sık heyetler topluyorlar, Bakanlarla veya onlar olmadan gidip görüşmeler yapıyorlar.
Oradaki fırsatlar zaten gözle görünür fırsatlar. Bugüne değin 2 trilyon dolar ve günümüzde de 300 milyar dolarlık yabancI sermaye gittiyse Afrika’ya bu kadar insan yanılıyor olamaz. Mutlaka bizim de orada yer almamız, rol almamız gerekiyor diye düşünüyorum.
AMERİKA’YA AFRİKA’YA GİTMEMİZİ İSTEMİYOR
- ABD, Rusya ve Çin gibi devlerin Afrika’ya bakışları nasıl? Yatırım yapma istek ve hevesleri var mı?
- Amerika’nın nasıl olduğunu biliyoruz zaten. Sürekli ortada dolaşan bir sütsüz anne posteri, ölmek üzere olan bir çocuk fotoğrafı, açlık, yoksulluk, susuzluk resimleri. Amerika tarafından sürekli bize verilen, dayatılan görüntü bu. Gördüğünüz gibi annelerin sütü bile yok, buralara gelmeyin, gitmeyin diyorlar. Amerika’nın taktiği belli.
Çin’in muhteşem atağını da biliyoruz. Neredeyse tüm ihaleleri Çinliler almaya başladı.
HİNTLİLER HER YERDE
- Çin, Afrika’ya çok derin ve geniş biçimde bir giriş yapmış durumda değil mi?
- Evet. Onun da ötesinde, Pakistan-Hindistan ayrımından bu yana Hintlilerin Afrika’ya yaptıkları büyük göçler sonucunda hemen her ülkede yapılandıklarını biliyoruz, görüyoruz. Bırakın konuşulan anadilleri, neredeyse oradaki kabile dillerini bile konuşur haldeler. Kilit noktalarında Hintli CEO’lar var. Oyuncu olan pek çok Hintli işadamı sürekli hareket halindeler.
Lübnanlılar ve Ürdünlüleri de ihmal etmemek gerekir. Bunlar çok dilliler ve gittikleri yerlere çok hızlı biçimde adapte oluyorlar.
Afrika’da bizim aslında Afrikalılara değil bu barikatları aşmamız gerekiyor. Biz hala dil konuşamayan işadamlarıyla iş yapmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bizim bu konuda kendimizi yetiştirmemiz gerekiyor. Arkamızdan gelen nesli en azından düzgün yetiştirmemiz gerekiyor ki buralarda yer alalım, yol alalım.
Amerika, Çin, Rusya rekabeti gibi görünse de sadece çok uluslu firmalar buralarda söz sahibi olurken bizim de bu enerji kaynaklarına yönelmemiz gerekir diye düşünüyorum.
ELBETTE KİMİ SIKINTILAR VAR
- Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine ilk gidenlerin de yaşadıkları sıkıntıları hatırlıyorum. Benzer olarak, ulaşım, telefon haberleşmesi, internet, düzgün işleyen bankacılık sistemleri yeterli düzeyde var mı?
- Gelişmiş ülkelerle gelişmemiş ülkeler arasındaki fark zaten bunlar. İletişim, ulaşım, sanayi, güvenlik bakımından tabii ki bu sıkıntılar Afrika ülkelerinde değişik biçimlerde var. Bir kere, Afrika’nın en büyük sıkıntısı otellerin, konaklama yerlerinin olmaması. Bunu bile bir fırsata çevirip yatırımlar yapabiliriz. Beş yıldızlı dev oteller yapmak şart değil. 50 odalı oteller de yapsanız bir süre sonra onu tümüyle satma fırsatınız olabilir. Hiç de yer olacağını, boş kalacağını zannetmiyorum.
GELECEK YIL 2,7 TRİLYONLUK BÜYÜKLÜK
- Buradaki yatırımlara, başka ülkelerin yatırımcıları ile işbirliği içinde gitmek de mümkün olabilir mi?
- Böyle bir fırsat yakalanırsa elbette hemen o fırsat değerlendirilir. Bakın, 2020 yılında 2.7 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklükten söz ediyoruz. 2020 yılı dediğimiz gelecek yıl. Yatırımlarınızı genişletmeden veya herhangi bir yerde yatırımcı olmadan önce Afrika’yı ziyaret edin derim. Benim önerim, tavsiyem bu olur. Çünkü Afrika’da her sektörde yatırım yapabilirsiniz.
Şu anda bizim burada karşılaştığımız en büyük sorun üretim maliyetlerimiz. İşçilik, enerji, girdi maliyetlerimiz çok fazla. Hammaddeler çok pahalı. Bu kadar pahalılık içinde ürününüzü sattığınız zaman çok sağlıklı karlar elde edemiyorsunuz. Dolayısıyla biz aslında bu tür fabrikaları, üretim tesislerini çok rahatlıkla Afrika’nın herhangi bir ülkesine taşıyabiliriz. Afrika’da 54 tane ülke var. Herhangi birisine taşıdığımız zaman o ülkelerin sunmuş olduğu yatırım teşviklerinden de yararlanırız.
MISIR’DAKİ SERBEST BÖLGELERDE YER YOK
- Mısır’daki serbest bölgede Türkiye’den yapılan yatırımlarla iyi, düzenli üretim yapıldığını biliyorum.
- Mısır’daki serbest bölgeyi ilk olarak biz Türkler kurduk. Ardından 15 tane serbest bölge kuruldu ve şu anda hiçbirinde yer yok.
Mısır sizce çok güvenli bir yer mi? Mısır’ın iç karmaşasına baktığınız zaman öyle olmadığını görüyorsunuz. Ama Mısır’ın yabancı sermaye için öngördüğü kurallara baktığınız zaman, vermiş olduğu desteklere ve garantilere baktığınız zaman Mısır yatırım yapmak için çok sağlıklı bir yer. Bunlar çok önemli şeyler. Yabancı sermaye için ülkenin iç karışıklığından ziyade getirdiği sermayenin nasıl korunacağı, nasıl sürdürülebilir olacağı çok daha önemli. Bunu sağladığınız takdirde size dünyanın her tarafından yatırımcı gelir. Bakın Brezilya çok mu güvenlikli bir yer?
YATIRIMCIYA GARANTİ VERMEK GEREKLİ
- Mısır’a göre biraz daha iyi olduğunu söyleyebiliriz herhalde.
- Hayır, değil. Tam tersine, Brezilya suç oranı neredeyse en yüksek ülkelerden bir tanesi. Ama yabancı sermayeyi, diğer ülkelere nazaran daha süratle ve inanılmaz büyüklükte alıyor. İşte yabancı sermaye ile iç karışıklığı birbirinden ayırmamız gerekiyor. Doğrudan Yabancı Sermayenin gelmesi için o yatırımcıya, yatırımın korunacağına, herhangi bir durumda asla dokunulmayacağına, sağlıklı üretimin süreceğine dair garanti vermeniz gerekiyor. Bunu verdiğiniz takdirde niye gelmesin yabancı sermaye.
Dünyada şu anda akacak, gidecek yer arayan deli paralar var. Tek yapmamız gereken bize gelin demek. Bize neden gelmeleri gerektiğini de izah etmeliyiz. Gelin, çünkü bize yaptığınız yatırımda 80 milyonluk iç Pazar, 4 saatlik uçuş mesafesinde de ulaşabileceğiniz 1 milyar kişi var, diyeceğiz. Sizin yatırımlarınızı da sonsuza kadar koruyacağız; Uluslararası kabul görmüş kurallar geçerlidir dediğiniz zaman yabancı sermaye 48 saatte buraya gelir.
MISIR’DA HİÇ PROBLEM YAŞAMADIK
- Mısır’da Arap Baharı ve darbe hareketleri sırasında sıkıntı yaşanmadı mı?
- Bir tane işçimizin burnu kanamadı. Bir tane fabrikamız kapanmadı ve bir tanesinde bile üretim yavaşlamadı. Hatta, ayaklananlardan fabrikalara gelmek isteyenler olduğunda da fabrika işçileri dışarı çıkıp onları engellediler. Bu işçilerin kimisi Sisi’ci, kimisi Mursi’ciydi. Herkes, ayaklananlara, ‘hayır, buraya gelemezsin. Burada yabancı yatırımcı var. Onlar buraya hepimiz için geldiler’ deyip uzaklaştırdılar. O dönemlerde en az 60 – 70 bin Mısırlı kardeşimizi istihdam ediyorduk. Şu anda herhalde bu rakam iki katına çıkmıştır.
Mısır’ın birçok ülke ile yaptığı ekonomik işbirliği anlaşmaları var. Ayrıca Sahra altındaki 26 ülkeye neredeyse sıfır gümrükle mal satabilme şansına sahipsiniz. Yabancı sermaye yapılanmak için, yatırım yapmak için bundan daha güzel bir yer bulabilir mi? Mısır bu fırsatı sağladığı için kendi iç kargaşası ticaretten ayrı olarak devam ediyor.
SERBEST TİCARET ANLAŞMALARI YAPIYORUZ
- Bizim Afrika’ya ihracatımızda çok şikayet edilen yüksek oranlı gümrük vergileri var değil mi?
- Bizim Avrupa ile yaptığımız Gümrük Birliği anlaşması nedeniyle, Afrika’ya ihraç ettiğimiz mallarda yüzde 30 oranında gümrük vergisi ile karşılaşıyoruz. Gümrük Birliği anlaşmasında, Avrupa kendi sermayesini korumak üzerine yapmış bu anlaşmayı. Dolayısıyla biz burada çok çaresiz kalıyoruz. Bu durumda ülke ülke dolaşarak serbest ticaret anlaşması, tercih anlaşması yapıyoruz. Ama bunlar her kalemi kapsamıyor. Bir ürünü gümrüksüz satarken bir başka ürünü satamıyorsunuz.
Bazı ülkelerle serbest ticaret anlaşması da yapamıyoruz. Mesela Güney Afrika Cumhuriyeti ile hala bir serbest ticaret anlaşmamız yok. Bunlar da ciddi ihracat sıkıntısı getiriyor. Bazı ülkelere gönderemiyorsunuz. O yüzden, Türk yatırımcıların Mısır’ı kullanmak gerekir diye düşünüyorum. Mısır’ı bir ara ülke olarak kullanır, oradan hülle yaparsak bu ülkelere çok daha rahat ulaşabilir, ihracat yapabiliriz diye düşünüyorum.
ETİYOPYA ASLINDA ÇOK FARKLI
- Afrika’daki kimi dikkat çekici, üzerinde konuşulması gereken ülkelere bir göz atalım. Mesela Etiyopya’nın, bu ülke ile ilgili çizilen görüntüden farklı bir durumu var galiba…
- Aynen öyle. Etiyopya, gönderebileceğiniz her türlü ürünü satın alabilecek bir ülke. Nüfusu 85 milyon ve yabancı yatırımcılara yüzde 100’e varan teşvikleri var. Yaptığınız yatırımın neredeyse tamamını size geri ödeyen bir ülke Etiyopya. Yeter ki gelin yatırımcı olun burada, diyor.
Afrika Birliği’nin merkezi Addis Ababa’da. Dünyanın en büyük Honda fabrikası burada üretim yapıyor. Neredeyse dünyanın en büyük ve en pahalı Sheraton oteli Addis Ababa’da.
AFRİKA’NIN TERASI
Etiyopya limana kıyısı da olmayan bir ülke. Ama müthiş hızlı kalkınıyor. Türk iş adamlarımızın orada çok ciddi tekstil, pamukçuluk yatırımları var. Hayvancılık almış başını gitmiş. 50 milyona yakın büyük baş hayvanı var. Bizde bu kadar büyük baş hayvan yok. Küçük baş hayvanların sayısı ise bilinmiyor. O kadar çok.
Etiyopya bize yıllarca suyu yok diye anlatıldı. Halbuki Nil nehri oradan doğuyor. Çok sıcak olduğu söylenip duruyor ama akşamları 7 derece olan Afrika’nın terası bir ülke. Dolayısıyla bize dayatılan, bize kodladıkları bilgilerle gerçek Afrika arasında bambaşkalık, farklılıklar var.
KENYA GELECEĞİN BÜYÜK OYUNCUSU
- Özellikle dikkat çekmek istediğiniz başka hangi ülkeler var?
- Kenya dediğiniz zaman, Doğu Afrika ekonomisinin şekillendiği yer aklınıza geliyor. Başta Nairobi olmak üzere. Ciddi bir nüfusu var. Mombasa en büyük limana sahip olarak ülke ekonomisine büyük şeyler katıyor. İbadan şehri endüstride söz sahibi. Palm yağı, pamuk gibi konularda geleceğin güçlü oyuncularından birisi olacak.
DEMOKRATİK KONGO İŞTAH KABARTIYOR
Demokratik Kongo’ya bakıyorsunuz, neredeyse 16 milyonluk bir başkenti var: Kinşasa. İstanbul kadar büyük bir şehirden söz ediyoruz. Dünyanın her yerinden yatırımcı alıyor. Bu ülke çok yakın bir gelecekte ciddi umutlar vadediyor. Çok büyük göç aldıkları için kentleşme burada sıkıntılı. Yani toplu konut yatırımları çok büyük miktarda olabilir. Burası yatırımcıların çok iştahını kabartıyor. Dünya şu anda orada.
Aslında biz de oradayız. Yok olduğumuz söylenemez. Ama istenilen hızda ilerlemiyoruz. Kendi içsel döngülerimizdeki sıkıntılardan, çok sık yapılan seçimlerden kafamızı kaldırıp oralara gidemiyoruz.
NİJERYA’NIN GSMH’Sİ 450 MİLYAR DOLAR
Nijerya’nın gayri safi milli hasılası göz ardı edilemeyecek büyüklükte. Yaklaşık 450 milyar dolar. Lagos dünyanın en çok göç alan kentlerinden birisi. Düşünebiliyor musunuz haftada 6 bin kişi göç ediyor. Birleşmiş Milletler, 20 yıl sonra Lagos’un dünyanın en kalabalık şehri olacağını söylüyor. Burada hangi işadamı yapılanmak istemez.
GANA’NIN YERALTI ZENGİNLİKLERİ
Gana, ulaşım, turizm, yeraltı zenginlikleriyle çok popüler bir ülke. 4.5 milyar dolarlık yeraltı zenginliği var.
TANZANYA YATIRIMCI KAYNIYOR
Tanzanya’ya çok sık tatile giden bir insanım ben. Yakın zamana kadar hiç rezervasyon yaptırmadan doğrudan uçağa atlar giderdim. Çünkü otellerde her zaman yer bulurdum. Tanzanya ile Zanzibar adası arasında çok büyük bir gaz rezervi bulundu. Şimdi otellerde yer yok. Amerika’dan sayısız yatırımcı gelmiş durumda. Darüsselam’ın bütün geliri turizmden geliyordu. Şimdi o gelir farklılaşmaya başladı. Yeni enerji kaynaklarına ulaşınca bambaşka bir boyuta geçeceğine eminim. Darüsselam, her ne kadar başkenti Dodoma olsa da siyasetin ve ekonominin başkenti. Bu ülkenin kaderi değişirken bizim de orada olmamız lazım. Bu ülke yatırımlara yüzde 70 teşvik veriyor. Ülkenin her yanında hareket var. Şu anda Darüsselam dev bir şantiyeye dönmüş vaziyette. Orada da yer almalıyız ve yer almalıyız.
GÜNEY AFRİKA’YA GİRMENİN YOLLARI
- Güney Afrika ile iyi ticaret ve yatırım için nasıl bir yol izlememiz gerekli?
- Güney Afrika ile serbest ticaret anlaşmamız olmadığı için orada doğrudan yatırımcı olmamız gerekiyor. Eğer siz gidip orada yatırımcı olayım derseniz yanlış yaparsınız. Güney Afrika’da mutlaka mantar modeli uygulanması lazım. Yani küçük ve çoklu yatırım. Bir büyük dükkan değil, lafın gelişi 10 küçük dükkan kurmak gerekli. Çünkü burası bunu gerektiriyor.
Ya da Güney Afrika’ya girebilmenin en iyi yolu da Hollanda üzerinden girmek. Çünkü Hollanda ile sıfır gümrük anlaşması var. Dolayısıyla belki bir Hollandalı yatırımcı ile burada serbest bölgede bir şeyler yapıp buradan menşei Hollanda gibi çıkartılabilir. Bu şekilde ciddi para kazanılabilir diye düşünüyorum.
Afrika’da şunu unutmamak lazım. Pazarın cirosu 700 milyar dolar. Afrika’nın ilk 500 firmasının toplam cirosu 800 milyar dolar. Bu ülkeden geri durulur mu?
KADIN YATIRIMCILARI PAZARLARA GÖTÜRDÜK
Ben yaklaşık 7 yıl önce, TOBB Kadın Girişimciler Meclisi’nde, yatırımım Bilecik’te olduğu için Bilecik başkanlığı yaptım. Bir ulusal proje hazırladım. Bunun içinde 100 tane iş kadınını dünya ülkelerine götürmek vardı. Önce Mısır’a gittik ve orada çok güzel bağlantılar yaptık. İkincisini Hindistan’a yaptık. Oradan da iyi yatırımcı getirdik Türkiye’ye.
Üçüncü olarak da Güney Afrika’ya gittik. Bu ülkeyi ilk kez gören iş kadınlarımız vardı. Ama ilk defa Türkiye’den gelen iş kadınlarını gören Güney Afrikalılar da vardı. Bizi orada ticaret ve sanayi odaları ağırladı. Bu ülkenin ulaşımında ciddi sıkıntıları var. Dolayısıyla yol yapım çalışmaları yapılması lazım. Demiryolları yenilenmeli. Toptancı marketleri açılmalı. Doğal gıdaya ihtiyaçları var. Oradaki tarımsal ürünleri işleyecek küçük sanayi kuruluşlarına ihtiyaçları var. Ayçiçek yetiştirme alanları çok büyük ama ayçiçek yağı fabrikaları yok. Soya yağı üretilebilir.
Emeklerinize, ellerinize sağlık çok faydalı bir yazı keyifle okudum. Hepinize çok teşekkür ediyorum.