Kemal Şahin, Şahinler Holding’in yeni yatırımlarını anlattığı toplantıyı dostlarla buluşma etkinliğine dönüştürdü…
Kemal Şahin atılan başarılı adımları ve yeni atılımları dostları ile paylaşırken, Nobel Ödüllü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu ile herkesi bir sohbette buluşturdu.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden (MIT) Nobel Ödüllü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu önce bir giriş yaptı…
21. Yüzyılın Fırsatları ve Zorlukları başlıklı konuşmasında Daron Acemoğlu en çok yapay zeka ile ilgili gelişmeleri anlattı. Yaşlanan nüfus, iklim değişikliği ve küresel değişimlerin dünyayı ve Türkiye’yi etkileyecek ana akımlar olduğu konusuna da yer verdi konuşmasında.
Fırsatların kullanılması isteniyorsa en önemli kaynağın insan kaynağı olduğunu dile getiren Daron Acemoğlu, Türkiye insan kaynağına ciddi yatırım yapmalı ve teknolojiyi doğru kullanmalı dedi ve ekledi:
“Ancak teknolojinin doğru kullanılması çok daha karmaşık bir olay. Tüm bu akımlar yeni fırsatlar yaratırken, bir yandan da bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Fırsatların kökeninde yatan şeyler de, yeni mal ve hizmet sağlamak ve yeni yöntemler geliştirmek.”
YAPAY ZEKAYA 1 TRİLYON DOLARLIK YATIRIM
Yapay zekaya yapılan yatırımların 1 trilyon doları geçtiğine vurgu yapan Daron Acemoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünyada yapay zeka konusunda korkunç bir heyecan var. Korkunç hızlı gelişmeler var. Ben de dahil olmak üzere yapay zeka konusunda çalışan herkesin beklemediği bir hızla gelişim yaşanıyor. Asıl gelişim de son 4 yılda oldu. Sermaye ağırlıklı, enerji ağırlıklı hesaplama gücü yapay zeka sistemi, bundan 15 yıl önce düşünülmeyecek bir sistemdi. Şu anda aya gönderilen ‘Apollo’ aracından 1 milyar kere daha fazla hesaplama gücü kullanılıyor yapay zekada. Ancak yapay zekayı geçmişteki otomasyon gibi insanların yerine koymamalıyız. İktidar ve Teknoloji kitabında da bunu vurguladık. Endüstriyel devrimlerle birlikte otomasyonun devreye girmesiyle üretkenlik arttı. Ancak ücret düşüklüğüne ve işsizliğe yol açtı. 1980’den bu yana farklı demografik grupların reel ücretlerine baktık. ABD’deki 1980’den bu yana oluşan eşitsizlik patlamasının yüzde 60-70’i otomasyon ile açıklanıyor. Dijital teknolojiler otomasyon için kullanılınca paylaşılan büyüme sistemi çöküyor. Eşitsizliğin arttığı, büyük kesimin fayda göremediği bir sistem oldu. Dijital teknolojiler, insan verimliliğini artırmak için kullanılmadı. Eğer böyle olsaydı ücretler de artardı.”
‘YAPAY ZEKA OTOMASYON İÇİN KULLANILIYOR’
Yapay zekada da benzer bir durum yaşandığını vurgulayan Daron Acemoğlu konuşmasını şu bilgilerle sürdürdü:
“Yapay zeka da otomasyona doğru gidiyor. Bunun emarelerini görüyoruz. Yapay zekayı kullanan şirketlere baktık. 2010 başında şirketler neredeyse hiç yapay zeka kullanmıyordu. 2014-2015 gibi ise patlama yaşandı. Yapay zekayı otomasyon için kullanan şirketlere bakıldığında daha az eleman aldıkları görülüyor. Dünya şu anda yapay zekayı otomasyon için kullanıyor. Burada otomasyon dönemindeki gibi bir sıkıntı yaşanabilir. Yapay zekanın her şeyi daha iyi yapabileceğine, makinelerin verimliliğini daha çok artıracağını düşünüyoruz. İnsanlar buna adapte olamıyor. Ancak insanların hızlı problem çözme ve hızlı hizmet vermesini hala yapay zeka nasıl yapacak bilinmiyor. Bu yüzden yapay zekayı doğru kullanmalıyız. Yapay zeka doğru kullanılmazsa otomasyonda olduğu gibi eşitsizlik artacak. Yapay zeka sahiplerini daha da zenginleştirecek. Veriler birkaç kişinin elinde toplanacak. Farklı nitelikleri olan insanlar için yapay zeka geliştirilirse eşitlik artabilir. Ancak buraya doğru gitmiyoruz.”
Sonra sohbet başladı… Ve bu kadar yapay zeka konuşulmuşken “acaba” başladık ve sorduk:
- Yapay zeka, refahın artmasını, daha çok izin yapmamızı, yani kendimize daha çok zaman ayırmayı sağlayacak mı?
“Emin değilim” diye başladı cevabını Daron Acemoğlu ve devam etti:
- zeka, eğer onu doğru kullanmazsak gerçekten eşitsizlik çok artar. Ancak buradaki esas iş insan kaynaklarına düşüyor. Eğer yapay zekâyı işçi yeteneklerini arttırmak, işçi bilgisini arttırmak, işçi işlerini arttırmak için kullanılırsa üretim de artar. Kurumsal, eğitimsel ve şirketlerin odaklanma noktalarındaki değişimler olması lazım. Amerika'da, Avrupa'da, Türkiye'de.
DARON ACEMOĞLU, KEMAL DERVİŞ OLUR MU?
Sonra benzer çok sayıda soru geldi… Hepsi de Daron Acemoğlu, Kemal Derviş olur mu anlamına gelecek sorulardı… Onlara da şu cevabı verdi:
“Ben çözümün ipuçlarını zaten söylüyorum. Uygulayıcı olmak istemem. Birincisi kurumlarımızın çok daha iyi olması lazım. Yolsuzluğun önünü kesmek gerekiyor. Daha iyi hukuk devletinin çok daha aktif olduğu, eğitim sisteminin çok daha iyileştiği bir ülkede yaşamamız lazım ki insan kaynaklarını hazırlayalım. Ama insan kaynaklarını liseden, üniversiteden hazırlamak için şirketlerin de insan kaynaklarına değer verdikleri en önemli şart. Bu da ne demek? İki şey demek. Birincisi, teknolojiyi aynı bir makine yararlılığı dediğimiz üzere İnsan kaynaklarını doğru kullanmak üzere de geliştirmeleri de kullanmaları lazım. İkincisi ise sürekli eğitim şirketlerine devam etmek zorunda. Dünya değişiyor, teknolojiler değişiyor, hizmetler değişiyor. Ben bugün lisede aldığım bir eğitimle, üniversitede öğrendiğim şeylerle kalsam hiçbir şey olmam. Sürekli bunun yenilenmesi lazım. Bunun da tabii ki devletin de desteği önemli ama şirketlerin burada çok önemli bir rol oynamaları lazım. Ve bunu yaparken kutularında hep teknolojiyi doğru kullanmak, yeni hizmetler, yeni mallar, yeni işler yaratmak.
ALMANYA’YI SİLMEMEK LAZIM
Peki dünya değerlendirmesine ilişkin neler söylüyordu Daron Acemoğlu, dinleyelim:
“Bu çok önemli bir şey. Çünkü sonuçta Türkiye'nin teknolojiye ihtiyacı var. Türkiye'nin ihracata ihtiyacı var. Ve Amerika bize uzak, Avrupa yakın. Avrupa'nın iyi durumda olması aslında Türkiye için iyi bir şey. Avrupa'nın problemlerinin bir bölümü Almanya'nın problemleri. Ama bence Almanya'yı çok hızlı bir şekilde silmemek lazım. Endüstride Almanya'da hala çok iyi durumda. Örneğin araba sektöründe şu anda geri kaldılar çünkü elektrikli arabalara iyi geçiş yapamadılar. Ama bence Almanya'da endüstri sektörü geri gelecek.
Asgari ücret tartışmalarına da girdi Daron Acemoğlu ve şöyle dedi:
“Türkiye'de orta kesim kim? Ben onu tam emin değilim. Çünkü Türkiye'de asgari ücret neredeyse yüzde 50'yi etkiliyor. Yani o zaman ortak kesim asgari ücretli. Bu asgari ücrete bakarsanız Türkiye'de fakirliğin içine bırakılıyor sizi. Nasıl olabilir böyle bir şey? Yani bir ülkede yüzde 50 asgari ücrette, demek ki asgari ücret yüksek ama aynı zamanda sizi fakirliğe bırakıyor. Problem işte verimlilik problemi. Eğer verimliliğimiz bu kadar düşükse hiçbir şekilde orta sınıfın ve işçi sınıfının refahını düzeltemeyiz. Yani işçi sınıfının hakları çok önemli. Bunlar her zaman önemli, her ülkede önemli. Ama en önemli problem şu anda verimlilik. Türkiye'nin çok hızlı bir şekilde verimliliğin düzeltmesi lazım. İşin püf noktası bu