Geçen sayıda Yeşil Mutabakatı yazmıştık. Yine yeşilden gidelim. Pandemiyle birlikte daha yaşanabilir bir dünya arayışı daha da yaygınlaştı. Yeşil sadece sivil toplum örgütleri, çevreci kuruluşlar boyutundan çıktı. Bankalar, sanayi kuruluşları, kamu ve en önemlisi de yerel yönetimler bu konuda elini taşın altına koydular.

Sevgili meslektaşım Giray Duda’nın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın son Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk ile yaptığı söyleşide işin artık zorlama ya da mecburiyet boyutuna koştuğunun bilgileri vardı. Son yaşananlar yeşile bakış açısına mecbur olduğumuzun somut belgesidir.
 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile birlikte gerçekleştirdiğimiz 15’inci Küresel Isınma Kurultayı’nda da mecburiyet vurgusu yapıldı. Mecburiyet vurgusunda iki önemli yeni gelişmenin varlığını gözlemledik İzmir’de… İlki İzmir artık Cittaslow Metropol (Sakin, yavaş şehir). Bu konuda unvanı ilk alan kent oldu dünyada. Bu kentte her şeyin yeşil olması anlamına geliyor.

Standartlarını ona göre koyacak artık İzmir… Yeşil alanları, beslenme koşulları, tarıma bakışı, kentte yapılaşma her şeyin artık yeşil standardı olacak. Başkan Soyer bir adım daha ileri gidiyor ve “Cittaslow Metropol sadece kentin fiziksel yapısını değiştirmeyi değil topluma da dokunmayı içeren uzun bir yolculuk” diye anlatıyor. Yani kentin duygusu da yeşil olacak. Bakışı da, turizmi de sanayileşmesi de yeşile uyumlu hale gelecek. Belki de o yüzden denizleri kirlenmeyecek, kent merkezinde denize giren çocuklar koşacak sahillerinde. Cittaslow Metropol İzmir’den başlayıp dünyaya yayılacak. Tabi ki Türkiye’ye de… Örneğin seçtiğiniz başkanın yetkisinde olmayacak bazı şeyler…

İkinci önemli adım farklı bir alanda gündeme geliyor… İzmir’de kooperatifçilik efsanesi geri dönüyor. “Daha İyi Bir Yaşam İçin Kooperatifçilik Zirvesi”nde çok önemli mesajlar verildi. Artık kooperatifler eliyle tarım gündemde. Ve tarım yoksulluk ve susuzlukla mücadelene üzerine oturtulacak.

Çünkü iklim değişikliği suyu çok kıymetli hale getiriyor. Bunu uygun politikalar oluşturulması çok önemli. Ülkemizde suyumuzun yüzde 77’si tarım için kullanılıyor. Tarımda israf ve vahşi sulama acilen değiştirilmeli. Bunu kooperatifler yapacak. Kooperatifler bir başka sorunu daha çözecek. Hep şikayet edilen ve tarımın bu yüzden dibe vurduğu söylenen meseleyi kooperatifler çözecek. Türkiye’de toprakların bölünmüşlüğünden kaynaklanan sorunun çözümü kooperatifler…

Bakın Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer bu modeli nasıl anlattı: “Türkiye’de ve Ege’de topraklar ailelerin elinde giderek de bölünüyor. Küçük aile çiftçiliği yaygın. Bu aslında çok önemli. BM, 2014 yılını küçük aile çiftçiliği yılı ilan etmişti. O dönemden beri küçük aile çiftçiliği önemseniyor. Çünkü Türkiye’de Amerika ve Kanada’daki gibi büyük arazilerimiz yok. O yüzden küçük aile çiftçiliğini vurguluyoruz. Bu aileler tek başlarına yapamayacaklarını bir araya gelerek yapabilirler. Bunu birlikte yapabiliriz. Yıllar önce Mahmut Tükmenoğlu’nun Bademler’de kurduğu Köy-Koop’un başardığını başarabiliriz. Orada logoda kadın ve erkek el ele dayanışma içindeydi. Bu yolda yürümeliyiz.”

Neptün Soyer’in doğrulayan iki de konuşmacı vardı Zirve’de… Hıdırlık Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkan Yardımcısı Seval Doğanlar ve Zeytinlik Gölcük Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ortağı Nazmiye Aynalı… Nazmiye Aynalı’nın şu ifadesi dikkat çekiciydi: “14 kadın peynirden yumurtaya her şeyi üretiyorduk. Ama markamız, adımız yoktu. İzmir Köy-Koop bizi yönlendirdi. Bir araya geldik ve adımız ve markamız oldu.”

Kooperatiflerin altyapısı içinde İzmir’de Sasalı’da adeta bir ARGE Merkezi kurulmuştu


Sasalı’da İzmir’de tarımı geliştirmek ve model oluşturmak için başlatılan dikey tarım, susuz tarım ve yerel tohum anlayışı önümüzdeki dönem çok konuşulacak. Yeşil kent, sakin şehir, doğru tarım işte pandemi sonrasında en çok konuşulacak kavramlar…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner116

banner115

banner114

banner111

banner110