Öne Çıkanlar KOSGEB BAŞKANI Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu Proje bazlı teşvikler TEKİRDAĞ İSTİHDAM FUARI 2018 Asaf Savaş Akat Global Sanayici

‘Türkiye sanayisi, verimli KOBİ’lerle sıçrama yapabilir’

TÜSİAD KOBİ Çalışma Grubu etkinlikleri kapsamında hazırlanan “Sıçrama Yapan Şirketler” raporu TÜSİAD tarafından kamuoyuna tanıtıldı. Etkinliğin açılış konuşmalarını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü yaptı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, konuşmasında şunları söyledi:

“Ülkemizde KOBİ’ler, toplam şirket sayısı içindeki pay ve istihdam oranı olarak OECD ortalamasının üzerindeyken, katma değer yaratma açısından maalesef daha düşük seviyede kalıyor. Demek ki hala ciddi anlamda iyileştirmemiz gereken alanlar var. Ekonomik ve sosyal kalkınmanın dinamosu olacak, işgücü verimliliğini artırarak bir üst ölçek büyüklüğüne geçecek şirketlere ihtiyaç var. Türkiye sanayisi sıçrama yapmak için, antrenmanını KOBİ’lerle yapmalıdır. Çünkü, ‘hazırlıklı olarak fırsatla karşılaşmak, şans dediğimiz sıçrama tahtasıdır.”

Bilecik konuşmasında ayrıca, ihracatın kalitesinin ve yarattığı katma değerin artırılması için, destek politikaları dahil ilave neler yapılabileceği konusunun önemine dikkat çekti.


UZMANLAR RAPORU YORUMLADI

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik’in konuşmasının ardından, TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu Direktörü Doç. Dr. İzak Atiyas ve Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Uzman Araştırmacısı Doç. Dr. Ozan Bakış, TÜSİAD Başekonomisti Dr. Zümrüt İmamoğlu’nun moderatörlüğünde, Sıçrama Yapan Şirketler Raporu’nun sunumunu gerçekleştirdi.

Rapor sunumunun ardından KOSGEB Başkanı Prof. Dr. Cevahir Uzkurt’un oturum başkanlığında “Sıçrama Yapan Şirketler Değerlendirme Paneli” düzenlendi. Bilgi Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, Koç Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz, TÜRKONFED Ekonomi Danışmanı Pelin Yenigün Dilek ve UNDP’den Nejat Doğan panelistler olarak sıçrama yapan şirketlerin başarısını masaya yatırdılar. Etkinlik, TÜSİAD KOBİ Çalışm

TÜSİAD Genel Başkanı Erol Bilecik’in raporla ilgili dikkat çektiği ana başlıklar şöyle:

GÜÇLÜ BACAKLARLA SIÇRAYABİLİRSİNİZ: Ülkemizde futbol kadar popüler olan basketbol maçlarının en heyecanlı anlarını bilirsiniz. Basketbol oyuncularının neredeyse uçarak yaptığı smaçları izlerken hayranlık hissettiğinize eminim. Nasıl o

kadar yükseğe sıçranır bilir misiniz? Cevap basit: İyi sporcular, güçlü bacaklara sahip oldukları için o kadar yükseğe sıçrarlar. Ülke olarak sıçrama yüksekliğimizi artırmak için, bizim de ilgili kaslarımızı güçlendirmemiz gerekiyor. Nasıl mı? Gelin, birlikte bakalım.

KOBİLERİ GÜÇLENDİRECEĞİZ: Ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınması, küresel rekabetçiliğin sağlanması ve sanayimizin yüksek katma değerli bir yapıya dönüşümü bir takım oyunudur. Kuşkusuz, bu süreçte büyük şirketlerin payı tartışılmaz. Ancak, bu oyunda gerçek başarı, toplam faktör verimliliğini yükseltmektir. Bu noktada ise

değer zincirinde ana sanayiler kadar ve hatta bazen onlardan da önemli bir “bacak” var: KOBİ’ler!. Türkiye’nin daha yükseğe sıçraması için, “KOBİ bacağını” güçlendirmesi gerekiyor.

DÖNÜŞÜM YETKİNLİKLERİ ZAYIF: Bu nedenle, TÜSİAD olarak biz de tüm çalışmalarımızı değer zincirinin tamamını ele alacak bir eksende yürütüyoruz. Henry Ford’un dediği gibi “bir araya gelmenin başlangıç, bir arada kalabilmenin gelişim

ve birlikte çalışmanın başarı” olduğunu biliyoruz. Ana sanayi ve tedarik sanayindeki KOBİ’lerin birbirlerini güçlendirdiği bir ekosistemle başarının geleceğine inanıyoruz.

Bu anlayışla, geçtiğimiz Aralık ayında kamuoyu ile paylaştığımız “Türkiye’nin Sanayide Dijital Dönüşüm Yetkinliği” çalışmamızda ana sanayi kadar KOBİ’lerin yetkinliklerine de dikkat çekmiştik.

Yaptığımız anket çalışmasında, KOBİ’lerin hem üretimde mükemmeliyet prensiplerinde hem de dijital dönüşüm yetkinliği konusunda büyük şirketlerin gerisinde olduğunu üzülerek gözlemledik. Bu analizlerden yola çıkarak da Türkiye’nin orta gelir ve orta teknoloji tuzağından kurtulması için KOBİ’lerin dönüşmesinin kritik önemde olduğunu söyledik.

ŞİRKETLERİN YÜZDE 99’U KOBİ: Bu çalışmamız, bize KOBİ’lerin dönüşmesine yönelik değerlendirmelere ışık tutacak önemli veriler sağlıyor. Bu raporumuzda son on yılda hızla büyüyen ve büyük şirket statüsüne sıçrayan KOBİ’leri mercek altına aldık.

Malumun ilanını yapmış olacağım ama bu toplantıda özellikle vurgulamam gerekir: KOBİ’ler ekonomi ve istihdam açısından çok kıymetli. Rakamlarla söylemek gerekirse, ülkemizin de yer aldığı OECD bölgesinde KOBİ’ler;

• Şirketlerin yaklaşık yüzde 99’unu temsil ediyor.

• İstihdamın yüzde 70’ini,

• Yaratılan katma değerin ise yaklaşık yüzde 60’ını karşılıyor.

KATMA DEĞERLERİ DÜŞÜK: Ancak burada ilginç bir noktaya da değinmek zorundayım: Ülkemizde KOBİ’ler, toplam şirket sayısı içindeki pay ve istihdam oranı olarak OECD ortalamasının üzerindeyken, katma değer yaratma açısından maalesef daha düşük seviyede kalıyor. Demek ki hala ciddi anlamda iyileştirmemiz gereken alanlar var... Ekonomik ve sosyal kalkınmanın dinamosu olacak, işgücü verimliliğini artırarak bir üst ölçek büyüklüğüne geçecek şirketlere ihtiyaç var… Türkiye sanayisi sıçrama yapmak için, antrenmanını KOBİ’lerle yapmalıdır. Çünkü, “Hazırlıklı olarak fırsatla karşılaşmak, şans dediğimiz sıçrama tahtasıdır.”

TAZILAR, BAŞLANGIÇTA KÜÇÜK ŞİRKETLER: Bu çalışmada Türkiye’de yaklaşık son 10 yıl içinde ciro ve/veya istihdam açısından sıçrama yapan ve bu sıçrama sonunda KOSGEB kriterlerine göre “büyük şirket” haline gelen şirketler incelendi.

Çalışma sıçrama yapan şirket tipleri arasında önemli farklar olduğunu ortaya koyuyor.

Kriterlerimize göre çoğunluğu oluşturan tazılar başlangıçta gerek ihracat gerek verimlilik açısından sıçrama yapmayan kaplumbağaların gerisindedir. Öte yandan, başlangıç verimliliğinin düşük olması, tazı olma ihtimalini arttırıyor. Tazılar aynı zamanda başlangıç yılında daha küçük şirketlerden oluşuyor. Sıçrama tazılara hem verimlilik artışı hem de ihracat ve ihracat kalitesi artışı getirdi; aynı zamanda istihdamın da örneğin kaplumbağalara görece daha hızlı artmasını sağladı. Tüm bu

bulgular ışığında şu tespiti vurgulamak yararlı olacaktır: Sıçrama olgusu tazılar için aynı zamanda bir rekabet gücü edinme veya artırma sürecidir. En azından bulgular böylesi bir yorum ile tutarlıdır.

ATLAR TAZILARA BENZİYOR: Atlar için de benzer gözlemler yapmak mümkün. Atlarda başlangıç ortalama TFV’si kaplumbağalardan yüksek ancak firma özellikleri ve diğer etkenler veri alınınca başlangıç verimliliğinin at olma ihtimali üzerindeki etkisi negatif. Buna karşılık tıpkı tazılarda olduğu gibi, sıçrama süreci atlar için aynı zamanda verimlilik, ihracat ve ihracat kalitesi artırma süreci oldu. Bu açıdan bakıldığında atlar için de sıçrama yapma aynı zamanda bir rekabet gücü edinme hamlesi oldu.

KARINCA BAŞLANGIÇTA ÖNDE: Karıncaların durumu farklıdır. Karıncalar sıçrama sürecine gerek verimlilik gerek ihracat açısından kaplumbağaların önünde başlamışlar. Başlangıç verimliliğinin yüksek olması, karınca olma ihtimalini

attırıyor. Sıçrama sürecindeki istihdam artışının karıncalara bir verimlilik maliyeti olmuş ancak dönem sonunda kaplumbağalara göre verimlilik üstünlüklerini korumuşlar. Karıncalar için sıçrama bir rekabet gücü edinme hamlesinden çok mevcut rekabet gücüne dayanan bir büyüme ve işgücü girdi kullanımı anlamında kapasite arttırma hamlesi izlenimi veriyor. Yani sıçrama, karıncalar için daha

olağan bir büyüme hamlesi gibi gözüküyor. Ayrıca, sıçrama sürecinde karıncaların ihracat-satış oranları artmasa da göreli ihracat yapılan ülke ve ürün sayısı arttı.

NİTELİKSEL VE NİCELİKSEL DÖNÜŞÜM: Tazılar, atlar ve karıncalar karşılaştırıldığında, sıçramanın atlarda ve özellikle tazılarda görece niteliksel bir dönüşüm; buna karşılık karıncalarda ise daha niceliksel bir dönüşüm içerdiği

söylenebilir. Sıçrama yapmak ile şirket yaşam süresi arasında da pozitif bir ilişki var. Sıçrama yapan şirketlerin çıkış oranları hem kaplumbağalara hem de diğer şirketlere göre daha düşü. Ayrıca, sıçrama yapan şirketlerin yaklaşık yüzde 40-50’si beş yıllık dönemin tamamlanmasından bir yıl sonra da bir biçimde sıçrama yapmaya devam etmiştir. İki yıl sonra bu oran yüzde 20-37 civarında. Ciro veya istihdamı iki kat arttırmanın ciddi bir büyümeye tekabül ettiği düşünülürse, bu oranların ciddi bir sürekliliğe denk geldiği söylenebilir.

SIÇRAMA YAPMAK ÖNEMLİ: Tüm bu bulgular ışığında ekonomi politikası açısından sıçrama yapmanın genel olarak kaliteli ve dikkate alınması gereken bir olgu olduğu ortaya çıkıyor. Bu açıdan en göze çarpan grup kuşkusuz tazılar. Tazılar birçok performans göstergesi açısından geriden başlayıp, sıçrama sürecinde bu

göstergelerde ciddi iyileşmeler yaratmışlar. Ayrıca, sadece ciro anlamında büyümekle kalmamış, bu arada istihdam artışı açısından da sıçrama yapmayan şirketlere göre daha hızlı büyümüşler.

İkinci grup atlardır. Bunlar hem ciro hem istihdam açısından hızlı büyürken yine gerek verimlilik gerek ihracat açısından sıçrama yapmayan şirketlere göre daha hızlı artışlar sağlamış. Karıncaların büyüme süreci verimlilik artışı açısından maliyetli bir süreç olmuştur. Ancak bu şirketler sıçrama yapmayan şirketlere göre daha yüksek verimli bir düzeyde sıçramaya başlamış ve dönem sonunda bu üstünlüklerin

korumuş. Yani gerçekleştirdikleri yüksek istihdam artışı sonunda yüksek verimli statülerini korumayı yine de başarmışlar.

İMALAT SANAYİİNDE KALİTELİ SIÇRAMA: Kuşkusuz çalışmanın önemli bir başka bulgusu da imalat sanayinin önemidir. Sıçrama yapan şirketlerin önemli bir bölümünün imalat sanayinde bulunması, özellikle sıçramanın bir hayli kaliteli olduğu göz önünde bulundurulduğunda, kanımızca imalat sanayinin dönüştürücü özelliği vurgulanıyor ve genel olarak ülkenin rekabet gücünün yükselmesinde önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Tazıların imalat sanayi alt sektörleri arasındaki dağılımında yüksek teknolojili sektörlerin Türkiye ortalamalarının oldukça üzerinde bir payının olması yine dikkat çeken bir bulgu.

VERİMLİLİK VE REKABET GÜCÜNÜ ARTIRIYORLAR: Türkiye’de verimliliği ve rekabet gücü yüksek büyük şirket sayısının artmasının önemi göz önünde bulundurulduğunda sıçrama yapan şirketlerin bu hedefe önemli katkıda bulunabileceği söylenebilir. Bir başka ifade ile sıçrama yapan şirketler izlemeye değer şirketlerdir. Bu anlamda örneğin yatırım ortamının iyileşmesinin bu tür şirket sayısının artmasına olumlu bir katkı yapması beklenmelidir.

YENİ BİLGİLER GEREKLİ: Öte yandan her ne kadar bu çalışma genel bir resim ortaya koysa da bu şirketler hakkında bilgilerimiz oldukça yetersiz: Örneğin, finansmana erişim, yönetim kalitesi ve kalite yönetimi, işgücünün beceri düzeyi, şirket stratejileri, yöneticilerin eğitim ve benzeri beceri düzeyleri gibi etkenler sıçrama yapmakta etkili olmuş mudur? Oldu ise bunlardan hangileri daha önemli? Şirketler sıçrama yapma sürecinde kamu desteği kullanmışlar mı? Tedarikçileri ile ilişkileri hakkında neler söylenebilir? Şirketler hangi zorlukları aşarak sıçramayı gerçekleştirmişler? Sıçrama yapmayan şirketlerin bir «ortak hikayesi» veya «yapılmaması gerekenler» listesi var mıdır? Sıçrama yapmayan bir şirket sahibi veya yöneticisi bugünden geriye baktığında neleri farklı yapmak ister? Bu tür sorulara cevap vermek şirket düzeyinde ayrıntılı bilgi gerektiriyor. Bu tür şirketler ile yüz yüze görüşmeler sıçrama yapmanın yaygınlaşması için ne tür politikaların yardımcı olabileceği konusunda önemli bulgular ortaya çıkarıyor.

BİLGİ TEMELLİ YATIRIMIN ÖNEMİ: İlerideki çalışmalara ışık tutması ve test edilebilir hipotez oluşturması açısından daha bazı ek noktaları vurgulamakta yarar görülmektedir:

İlk olarak, sıçrama yapma ile bilgi temelli yatırımlar arasında bir korelasyon göze çarpıyor. Karınca ve atlarda başlangıç yılı bilgi temelli yatırımların oranı kaplumbağalara göre daha yüksek.

İkincisi, tazıların yüksek teknolojili sektörlerde bulunması ile gösterdikleri çarpıcı performans arasında da muhtemel bir korelasyon dikkat çekiyor. Daha somut olarak, yüksek teknolojili sektörlerde bulunmanın sıçrama yapmakta özel bir rolü var mı? Genel olarak yüksek teknoloji içeren sektörlerde bulunma, dijitalleşme, bilgi temelli yatırımlar gibi ileri teknoloji yansıtan unsurlar ile sıçrama yapma arasındaki ilişkinin daha ayrıntılı bir biçimde araştırılması ilginç sonuçlar ortaya çıkarabilir.

Üçüncü nokta şu: Sonuçlar sıçrama yapan şirketlerin diğer şirketlere göre daha yaşlı

olduğunu gösteriyor. Bunun iki nedeni olabilir. Birincisi, yukarıda da işaret edildiği gibi

sıçrama yapan şirketlerin daha yaşlı olması, mali kaynaklara erişimin önemini yansıtıyor olabilir. İkincisi, diğer kategorisindeki şirketler daha kısa süreler içinde piyasadan çıkıyor olabilir; yani yaşlanmaya fırsat bulamıyorlardır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner116

banner115

banner114

banner111

banner110