Ziylan Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ziylan, geçenlerde İstiklal Caddesi’nde yeni açtıkları Flo Mağazası’na çağırdı. Amacı, 5 bin metrekareyle Avrupa’nın en büyük ayakkabı mağazasını yerinde görmemizi sağlamaktı.
Mehmet Ziylan’la buluşmaya bundan 7-8 yıl önce Flo’dan aldığım ayakkabıyla gittim:
- Mehmet Bey, bu ayakkabıyı 7-8 yıl önce Flo’dan tesadüfen aldım. Tırnaklarımda sorun olduğu için ayakkabıda görüntüye değil, rahatlığa önem veririm. Bu ayakkabıyı çok da hesaplı almıştım. Aynısından burada varsa birkaç çift almak isterim.
Ziylan ayakkabıya bakar bakmaz tanıdı:
- Abi bu Polaris değil mi?
- Evet...
- Bunun üretimi bir süre önce durdu. Depoda bulursam sana gönderirim.
Ardından ayakkabının öyküsünü anlatmaya koyuldu:
- Yanılmıyorsam 8-9 yıl önceydi. Gedikpaşa’da çok iyi bir usta bulduk. Bizimle çalışmasını istedik.
- Fason üretim anlamında mı?
- Evet... Aylık kazancı 2 bin lira civarındaydı. Atölye sahibine aylık 4 bin lira gelir garantisi verdik ve işleri büyütmesini istedik. O da oğlunu yanına aldı, birlikte üretimi artırdılar.
- Ne güzel... Adam mutlu olmuştur…
- İlk dönemde çok memnundu. Epey birlikte çalıştık. Biz de ondan çok memnunduk.
- Sonra ne oldu?
- Yaptığı modeller çok tutunca işi daha da büyütmesini, üretimi artırmasını istedik. Yatırım konusunda kendisine destek de verdik.
- Büyüttü mü?
- Hayır...
- Neden?
- Kendisine bir şart koştuk. O günlerde bir çift erkek ayakkabısını 24 liraya mal ediyordu. Bize 26 liraya vermesini istedik.
- 2 lira kâr marjı çok düşük değil mi?
- Öyle ama aylık geliri 12 bin liraya çıkacaktı.
- Aslında toplamda bakınca iyiymiş... Kabul etmedi mi?
- “2 liraya ayakkabı vermem” diye tavır koydu. Kendisine bizimle çalışmaya başlamadan önceki aylık gelirinin 2 bin lira olduğunu anımsattık. 12 bin liralık aylık geliri dikkate almasını rica ettik.
- Yanıtı ne oldu?
- “2 liraya ayakkabı satmayı kabul edemem” dedi.
- Böylece üretim bitti mi?
- Maalesef öyle oldu. Bildiğim kadarıyla kendisi de işi bıraktı...
- Siz 2 liranın biraz üstüne çıkamaz mıydınız?
- Bizim hedefimiz ulaşılabilir fiyattan ayakkabıyı vitrine koymaktı.
Bir tarafta çift başına 2 lira kâr marjı, diğer tarafta sürümden ayda 12 bin lirayı bulan gelir?
Ziylan fiyatı yükseltmemiş, atölye sahibi ayda 12 bin lirayı bir kalemde silmeyi seçmiş...
O atölyenin piyasadan çekilmesi çok yazık olmuş…

Kadınların ayakkabılarına bakarken eşinden ‘bacak’ fırçası yedi, balayı bitti
Ziylan Grubu Başkanı Mehmet Ziylan, evlendikten sonra balayına çıkmıştı. Tatilin ikinci günü eşi isyan etti:
- Yanında ben varken başka kadınların bacaklarına bakmaya utanmıyor musun?
- O nasıl söz karıcığım. Kimsenin bacağına baktığım yok.
- İnkar etme... Göz göre göre bakıyorsun işte.
Mehmet Ziylan, eşinin neden isyan ettiğini farketti:
- Karıcığım, ben ayakkabı üretiyorum ve  satıyorum. İster istemez gözüm insanların ayağına kayıyor.
Karısı inanmadı, böylece evliliklerinin ikinci-üçüncü gününde ilk kavgalarını yaptılar. Balayını erken bitirip İstanbul’a döndüler.
Mehmet Ziylan, zamanla eşinin “ayakkabılara bakma” konusuna alışıp kanıksadığını belirtip, ekledi:
- Zaman içerisinde o da benim gibi insanların hep ayaklarına bakar oldu. Tabiri caizse ailece ayaklara bakıyoruz.
Meslek alışkanlığının azizliği, Mehmet Ziylan ve eşinin huzurunu balayında bozmuş... 
Ama zamanla meslek alışkanlığı bütün aileye yansımış...
O yüzden Mehmet Ziylan, balayındaki ilk kavgalarını bugün gülümseyerek anlatabiliyor...
Atalarımız, “Dost başa, düşman ayağa bakar” der...
Ziylan’ın anlattıklarıyla bu atasözüne ayakkabıcı rötuşu yapmakta yarar var:
- Ayakkabıcı ayağa bakar...
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner116

banner115

banner114

banner111

banner110